Kolay Para, Kutsal Emekten Daha Cazip -1-

Bizim kültürümüzde alın teri kutsaldı. Kazanç, sabırla ve emekle büyür, bereketini paylaşmakla çoğalırdı. Şimdi gençler “bir kupon tutturdum, üç günde telefon parası çıktı” diye övünüyor. Bir başka deyişle, “kolay para” artık bir yaşam felsefesi. Oysa dedelerimizin sözleri hâlâ kulaklarımızda: “Haydan gelen huya gider.” Ne var ki bu öğüdü aktaracak kültürel köprüler birer birer yıkılmış durumda.

Mahalle Yoksa Ayıp da Yok

Mahalle kültürü, sadece mekânsal değil, ahlaki bir çerçeveydi. Bir gencin yanlış yaptığını önce komşu görür, sonra mahalleli uyarır, en son baba devreye girerdi. Bugün o mekanizma yok. Dijital yalnızlık, bireysel özgürlük gibi pazarlanıyor ama gerçekte bu bir denetimsizlik, başıboşluk hali. Herkesin kendi başının çaresine baktığı, ama kimsenin kimseye yol göstermediği bir çağda, gençler de yolunu bahis sitelerinde arıyor.

Baba Nasihatinden Telegram Tahminlerine

Geleneksel Türk ailesinde baba figürü bir pusula gibiydi. Nasihat eder, yön çizerdi. Şimdi birçok genç için yön belirleyici; bahis tahmincileri, Telegram’daki “tutturucu” gruplar. Dede öğüdü ile algoritmik kupon arasında kalmış bir kuşak yetişiyor. Ne köklerine bağlı, ne de gerçekten özgür. Sadece hızla kazanmak ve aynı hızla kaybetmek istiyor.

Bahisten Mafya Masasına

En tehlikeli kırılma ise gençlerin artık sadece bahis oynaması değil; bu yapının parçası hâline gelmesi. Küçük meblağlarla başlayan merak, zamanla borca; borç, tehdide; tehdit, itaatkârlığa dönüşüyor. Böylece yasa dışı bahis sadece bir bağımlılık değil; gençlerin organize suç şebekelerinin bir parçası hâline geldiği karanlık bir düzeneğe dönüşüyor.

Bu düzeneğin bir diğer kolu ise uyuşturucu. Özellikle borçlarını ödeyemeyen gençler, “bir seferlik taşı, borcun silinsin” vaadiyle torbacılığa itiliyor. Kimi zaman bahis borcu, kimi zaman sadece bir çevreye ait olma isteğiyle, gençler uyuşturucu satıcılarının zincirine ekleniyor. Kumarla başlayan bir yokuş, uyuşturucuyla derin bir çukura dönüşüyor. Bir gencin parmakları önce ekrana dokunuyor, sonra poşete, sonra tetikleyiciye…

Toplumun Göremediği Yangın

Bu gençler ne kötü niyetli, ne de suç işlemeye programlı. Onlar, yolunu kaybetmiş, aidiyet arayan, bir yere tutunmaya çalışan insanlar. Ancak onlara sunulan yollar ya bir bahis kuponu, ya bir madde, ya da sahte bir mafya hiyerarşisi. Esnaf çıraklığı değil, suç zincirinde rütbe kazanmak artık gençler arasında statüye dönüşüyor. Bu, sosyolojik bir felakettir.

Kökü Olmayan Rüzgârda Savrulur

Yasa dışı bahis ve madde bağımlılığı; gençlerin kişisel tercihi değil, içine itildikleri çaresizlik ve değersizlik duygusunun dışavurumudur. Gençler, dedelerinin sofrasında bulamadığı değeri, mafya masasında arıyor. Ve orada yalnızca kimliğini değil, geleceğini de kaybediyor.

Unutmayalım: Bir milletin geleceği sadece ekonomisinde değil; gençlerinin hangi masaya oturduğunda saklıdır. Eğer o masa, dedesinin sofrası değil de sanal bir bahis ya da uyuşturucu trafiğinin parçasıysa, kaybettiğimiz sadece bir genç değil, bir nesildir. Ve belki de bir medeniyetin izidir.

Yarın 2. Bölüm: Dijital Mafyanın Yeni Taşeronları

 

Exit mobile version