İstanbul Barışı: Türkiye’nin Diplomasi Gücünün Yeni Zirvesi

Ukrayna-Rusya Savaşı, üçüncü yılına girerken sahada belirgin bir tıkanıklık, siyasette ise yıpranmışlık görülüyor. Ne taraflar kesin bir askeri başarıya ulaşabildi ne de küresel sistem bu çatışmayı çözebilecek bir mekanizma üretebildi. Ancak bu zor ve yıpratıcı süreçte, diplomatik açıdan yeniden umut vadeden bir gelişme yaşandı: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açıklamasına göre, 15 Mayıs’ta İstanbul’da bir müzakere süreci başlatılabilir ve bu kapsamda Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yarın bir ön görüşme gerçekleştirecek. Bu kritik temas, sadece savaşın sona erdirilmesi açısından değil, Türkiye’nin küresel konumlanışı bakımından da son derece önemli bir dönüm noktasıdır.

Türkiye’nin barışı mümkün kılabilecek nadir ülkelerden biri olarak öne çıkması tesadüf değil; uzun süredir sürdürülen çok yönlü, dengeli ve insani odaklı diplomasi anlayışının doğal bir sonucudur.

Tahıl Koridoru örneği:

İstanbul’daki olası bir yeni zirve:

AB ile İlişkilerde Yeni Bir Sayfa Açılabilir:

Türkiye’nin böylesine merkezi bir barış sürecine liderlik etmesi, Avrupa Birliği başta olmak üzere Batı dünyasının Türkiye’ye bakışını da değiştirme potansiyeli taşır. Özellikle Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi gibi konularda Türkiye’nin diplomatik etkisi, artık sadece “talep eden ülke” değil, “çözüm ortağı” olarak değerlendirilmesine zemin hazırlayabilir.

Barışın Kalıcılaştırılması ve Türkiye’nin Stratejik Geleceği:

Elbette barışı sağlamak büyük bir başarıdır; ancak bunu kalıcı kılmak, daha da büyük bir sorumluluktur. Türkiye’nin bu barış diplomasisini sürdürülebilir bir dış politika eksenine oturtması için daha fazla kurumsal kapasiteye, akademik birikime ve siyasi istikrara ihtiyacı var. Bu süreç iyi yönetilirse, Türkiye sadece bugünün değil, geleceğin de küresel barış mimarlarından biri haline gelebilir.

Sonuç: Barış, Artık Bir Seçenek Değil Zorunluluktur

Bugün geldiğimiz noktada savaşın devam etmesi, her iki taraf için de daha büyük maliyetler ve riskler anlamına geliyor. Barış artık bir tercih değil; bir zarurettir. Ve bu barışı inşa edecek masa, başka bir yerde değil, İstanbul’da kurulacaktır.

Bu Türkiye için sadece bir diplomatik başarı değil, aynı zamanda geleceğine duyduğu güvenin bir ilanıdır.

 

Exit mobile version