24 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirilen Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan ve Norveçli mevkidaşı Espen Barth Eide’nin ortak basın toplantısı, uluslararası kamuoyunun dikkatini yeniden Türkiye’nin diplomatik rolüne çevirdi. Her iki bakan da ateşkes görüşmelerine ilişkin ortak tutum içerisinde olduklarını beyan ederken, sürecin hızla yeniden ele alınması gerektiği yönünde mesaj verdiler.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye bu yöndeki her türlü yapıcı adımın parçası olmayı sürdürmektedir” yönündeki ifadesini hatırlatan Sayın Bakan Hakan Fidan, Türkiye’nin barışa yönelik diplomatik çizgisini bir kez daha ortaya koydu.
Bu basın toplantısı yalnızca anlık bir diplomatik temas değil, Türkiye’nin savaşın başladığı günden bu yana izlediği aktif barış politikalarının sürekliliğini gösteren önemli bir gelişmeydi.
24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, bugüne dek sayısız müzakereyi geride bırakırken, Türkiye daima “egemenlik” ve “toprak bütünlüğü” vurgusuyla tarafları itidale çağıran bir duruş sergiledi. Bu çerçevede attığı adımlar, Türkiye’yi sadece bölgesel değil, küresel anlamda da yönlendirici bir aktör konumuna taşıdı.
Türkiye’nin Diplomasi Ajandasında Öne Çıkan Dönüm Noktaları:
- 27 Şubat 2022 – Montrö Sözleşmesi uyarınca boğazların savaş gemilerine kapatılması.
- 10 Mart 2022 – Antalya Diplomasi Forumu kapsamında ilk yüz yüze temas: Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir araya geldi.
- 29 Mart 2022 – İstanbul Müzakere Görüşmeleri, Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşti.
- 22 Temmuz 2022 – Tahıl Koridoru Anlaşması, Türkiye ve BM’nin arabuluculuğunda hayata geçirildi. Bu sadece savaş özelinde değil, küresel gıda krizine çözüm sunan bir adım oldu.
Anlaşmanın akıbeti ne yazık ki 17 Temmuz 2023’te Rusya’nın çekilme kararı ile sarsıldı. Ancak Türkiye bu noktada da vazgeçmedi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Zelenski hem de Putin’le telefon diplomasisi devam etti. BM ile koordineli girişimler yeniden ivme kazandı.
Ocak 2024’te Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kiev ziyareti, Ukrayna ile yeniden yapılandırma ve diyalog sürecinin başlangıcı niteliğindeydi. 18 Şubat 2025’te gerçekleşen Zelenski’nin Türkiye ziyareti, bu süreçteki en dikkat çekici temaslardan biri oldu. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zelenski’ye uzattığı şemsiye, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Türk devlet geleneğinin sembolik bir yansıması olarak değerlendirildi.
Türkiye’nin Rolü, Barış Misyonunun Temsilcisi Olarak Yeniden Tanımlanıyor
Gelinen noktada, Türkiye’nin diplomatik çizgisi net: Yapıcı, tarafsız ve çözüm odaklı bir duruş. Ancak bu resmi yalnızca Türkiye’nin çabalarıyla sınırlı görmek eksik olur. Küresel aktörlerin tutumu, özellikle ABD eski Başkanı Donald Trump’ın sürece dair tavır ve söylemleri de dikkatle analiz edilmesi gereken bir alan.
Trump’ın hem Zelenski hem Putin’le olan geçmiş ilişkileri ve “savaşı bitirme” yönündeki ifadeleri, diplomasi masasında yeni dengeler oluşturabilir. Ancak şu aşamada, Paskalya nedeniyle verilen kısa süreli ateşkesin ardından savaşın yıkıcılığıyla yeniden devam ettiğini görüyoruz.
Görüşmeler halen sürüyor, belirsizlikler kadar umutlar da masada. Türkiye ise tüm bu karmaşık tablo içerisinde, istikrarı ve barışı önceleyen politikalarıyla müzakerelerin başat aktörü olmayı sürdürüyor.