Gazze’nın bugünkü hali tutarsızlıktan, ikiyüzlülükten kaynaklanıyor.
İçi ayrı dışı ayrı…
Katıl İsrail vahşet yüzünü gösterirken İslam âleminin yönetim kadroları Roma tanrısı Janus gibi ikiyüzlü.
Yüzlerinin biri dışarılara, biri de içerideki cebe koltuğa bakıyor.
Filistinli aile bir dolara muhtaç iken Arabistan kralı Selman efendi dört trilyon doları Trump denilen baş katile vermek suretiyle Gazze insanının malını canını, toprağını daha da tehlikeye atmıştır.
Siyonist plana göre, halkı canından bezdirerek Gazze’yi Yahudi’ye stratejik karargah yapacaklar.
Ey Türkiye haberin olsun..!
Yarın da Gazze’den fırlatacakları roketlerle Anadolu’yu vuracaklar.
Ey İslam âlemi, Gazze de uyanmazsan kendi toprağında Yahudi’ye köle olursun.
Hem muhalefet hem de iktidar açısından söylüyorum…
Bu kadar korkaklık, bu kadar ürkeklik ve de teslimiyet hayra alamet değildir.
Bir gün gelir bu topraklar da Gazze olursa sığınacak yer bulamayız.
İşte Azerbaycan’ın iki yüzlüsü…
Hem bize kardeş diyor hem de İsrail’e destek oluyor.
Arabistan Kralı Selman, Trump’ın gelişine genç kızları tören malzemesi yaparak Mekke ve Medine’nin şerefine kara leke sürmüştür.
İslam dünyası açısından utanç verici bir tablo.
Dünya durdukça bu seksi tablo zihinlerden silinmeyecektir.
Bu arada haç ve umre paralarını da sorgulamamız gerekiyor.
İbadet aşkı ile Allah Resulü’nün(sav) beldesine koşan Müslümanların harcamış oldukları paralar Amerika’nın savaş giderlerindeki açığını kapatıyor dersem yanılmış olmam.
Trump Selman’ın ayağına boşuna gitmemiştir.
Burasını ne zaman anlayacağız?
Tanzimat’tan beri Müslüman halkın önüne geçenlerin ikiyüzlülüğü hiç değişmemiştir.
İsterseniz gidin gözünüzle görün…
Tarihi levha Ankara tren istasyonu özel kalem binasında duruyor.
Okuyun tekrar tekrar okuyun.
“Dinli ve namuslu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkümdurlar…” (Mustafa Kemal 10 Temmuz 1923)
Demek ki dinli ve namuslular dinsiz ve namussuz olacaklar!
Zengin olmak için kadınları kızları peşkeş mi çekeceğiz?
Çünkü o işleri o gibiler yapar…
Ankara’daki tabloyu bir kenara koyarak Mustafa Kemal’in Zağanos Paşa Camii’ndeki hutbesine bir göz atalım.
Veya Erzurum, Sivas kongresine,
veya birinci meclisteki konuşmalarına…
O zamanlar…
Hilafete bağlılık İslamiyet’i kurtarmak diyordu.
İşte Ankara’daki tablo daha önceki konuşmalarını tekzip ediyor.
Dedik ya, tarihi yüzleri yeniden taramak lazım.
İsterseniz “Medeni Bilgiler” ders kitabını bulun okuyun.
Gözlerinizle görün…
Orada Mustafa Kemal’in peygamberimize uydurukçu dediğini kendi el yazmasında göreceksiniz. Yalan değil iftira değil…
Biz neden böyle olduk? diyorsak cevabını tarih veriyor.
Abdülhamit Han hazretlerini Siyonist oyunlarıyla tahtan indirenler, Selanik’ten getirmiş oldukları Yahudilere Türk ve Müslüman isimleri vererek ülkenin en verimli arazilerini, mevki makamları peşkeş çekmişlerdir.
İrade ve de kaynaklar onların ellerinde, halen de.
Sen savaştın o kazandı!
Aynı şekilde merhum Erbakan hocanın iktidarına, Paris mason locasından başlatılarak tıpkı Halas Asker gibi 28 Şubat askeri müdahalesi ile son verilmiştir.
Şimdi de belediyeler, ülkemiz sanki yağma Hasan’ın böreği…
Anlayalım artık…
İki yüzlülüğü tüm çıplaklığı ile kutsayan laik Kemalist düzen Müslüman halkın düzeni değildir.
Üstelik Türkçülüğü ön plana almalarının nedeni de ciddi anlamda bir maskedir. Türkçülükle kendilerini gizliyorlar.
Osmanlı sonrası kurulan ithal düzen, ikiyüzlü Roma tanrısı Janus gibi hem dışarıya hem içeriye bakıyor.
İsrail’in Gazze’de sürdürmüş olduğu vahşet varken Ukrayna’yı kurtarma girişimini anlamış değilim…
Devletler arası ilişkiler güzel, fakat evin tutuşmuşken komşunun yangınını söndürme telaşı sanırım doğru bir hareket değildir.
Gazze, İslam âlemindeki ithal yönetim kadrolarının ikiyüzlülüğünü tüm çıplaklığı ile yaşıyor.
Ama her şehit verişlerinde , “Allah(cc) bize yeter” diyorlar.
Mallarıyla canlarıyla şahadet aşkına teslim olmuş bir avuç örnek insan.
Sahabe duruşu…
İslamiyet ile yeni müşerref olanlar, “Allah’ım bize Gazze de cihat edenlerin imanı gibi iman nasıp eyle” diye dua ediyorlar.
Biz de yürekten, “Amin amin…!” diyoruz.