Dilek Yıldırım

Tarih: 24.09.2025 22:04

Zorluk Mu, Fırsat Mı? Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Olmanın Öğrettikleri

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili okurlarım,
Bugünkü yazımda bana en çok sorulan, en çok talep edilen bir konuya değinmek istiyorum: özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerin yaşadığı süreçler. Bu yazıyı kaleme alırken niyetim, bir rehber sunmaktan çok daha fazlası: sizlere yol arkadaşlığı yapmak, duygularınıza ayna tutmak ve yalnız olmadığınızı hissettirmek.

Hepimiz biliyoruz ki anne ve baba adayları, 9 ay boyunca büyük bir heyecanla sağlıklı bir bebek hayali kurarlar. Hazırlıklar yapılır, umutla geleceğe dair planlar yapılır. Ancak kimi zaman hayat, bizlere hiç beklemediğimiz bir yol açar. Bebek dünyaya geldiğinde aileyi şaşırtan, hatta sarsan bir tabloyla karşılaşmak mümkündür.

İlk anlarda anne baba, derin bir çaresizlik ve üzüntü hissine kapılabilir. Olayı kabullenmek kolay değildir. Çoğu zaman “Bir yanlışlık olmalı” düşüncesiyle kanıt arayışına girerler. Fakat zamanla gerçek kabul edilmek zorunda kalınır: çocuğun özel gereksinimi ortadan kalkmayacaktır. İşte bu noktada mutsuzluk ve umutsuzluk duyguları devreye girer.

Ne yazık ki bu süreç, aile içinde çatışmalara ve suçlamalara da zemin hazırlayabilir. Anne baba birbirini sorumlu tutabilir; bazen babanın uzaklaşmasıyla sorumluluk yalnızca annenin üzerine kalabilir. Bu tablo sadece ebeveynleri değil, kardeşleri de etkiler. Çocuklar, utanma, korkma ya da özel gereksinimli kardeşlerini görmezden gelme gibi duygular yaşayabilirler.

Ama unutmayalım: bu tepkilerin şekillenmesinde anne babanın tutumu belirleyicidir. Ailenin sergilediği sevgi, anlayış ve kabullenme, kardeşler için de bir örnek olur. Öyle ki kimi zaman özel gereksinimli bir kardeşe sahip olmak; empatiyi, hoşgörüyü, sorumluluğu artırır. Aile, sabrın ve sevginin gücünü yeniden keşfeder. Bu deneyim, çoğu zaman aile bireylerini birbirine daha sıkı bağlar.

Peki biz toplum olarak ne yapmalıyız?


Tam da burada iş bize düşüyor. Ailelerin desteğe ihtiyacı olduğunu unutmadan, onlara kulak vermeliyiz. Yargılamadan, etiketlemeden, sadece empati kurarak… Onları dinlemek bile çoğu zaman en büyük destektir. Çünkü aileler yalnızca çocuğun değil, kendi yaşamlarının da yeniden şekillendiği bir süreçten geçiyorlar.

Sevgili okurlarım, bu yazımı şu cümleyle noktalamak isterim:
Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmak bir sınav değil, farklı bir yolculuktur. Bu yolculuk, kimi zaman zorlu, kimi zaman yorucu ama en çok da öğretici bir süreçtir. Yeter ki aileler bu yolda yalnız bırakılmasın, yeter ki toplum olarak bizler yanlarında olalım.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —