Aydoğan Yüce

Tarih: 30.08.2025 00:07

Turan'dan Rum Kesimine: Üç Türk Devletinin Attığı İmza Ne Anlama Geliyor?

Facebook Twitter Linked-in

Kıbrıs meselesi uzun yıllardır sadece adanın değil, Doğu Akdeniz'in de kaderini belirleyen konuların başında geliyor. Ancak son günlerde yaşanan gelişmeler, meselenin yalnızca Kıbrıs’la sınırlı kalmadığını, çok daha geniş bir jeopolitik denklemle ilişkili olduğunu gösteriyor. Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tanıması, sadece diplomatik bir tercih değil, Türkiye’nin dış politika vizyonu açısından da sarsıcı bir kırılma.
Bu yazı, bu gelişmenin hem görünen yüzünü hem de perde arkasındaki büyük güç hesaplaşmasını ortaya koyuyor.

Görünürde Ne Oldu?

3-4 Nisan 2025 tarihlerinde Özbekistan’ın Semerkand kentinde düzenlenen Avrupa Birliği – Orta Asya Zirvesi sırasında üç Türk devleti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile diplomatik ilişki kurma kararı aldı. Bu adım, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'ndaki (TDT) gözlemci statüsünü güçlendirme çabalarının tam tersine işledi.
Ankara'nın tepkisi sert oldu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Zorlu, bunun kabul edilemez olduğunu vurgularken, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da "dost ve kardeş Türk devletlerinin Rum Kesimi ile ilişkilerinde daha dikkatli olmaları gerektiğini" ifade etti. Çünkü bu karar, Türkiye’yi dolaylı olarak adada “işgalci” konumuna itiyor.
Ancak tüm bunlar sadece buzdağının görünen kısmı.

Perde Arkasında Ne Var?

Bu gelişmeyi sadece diplomatik ilişkiler üzerinden okumak yetersiz kalır. Asıl mesele, Akdeniz ve Orta Asya’daki büyük güç rekabetinin Türk dünyası üzerindeki etkisi.

İngiltere’nin Akdeniz Hamlesi

İngiltere, Akdeniz’deki stratejik varlığını Güney Kıbrıs’taki Akrotiri ve Dikelya üsleriyle sürdürüyor. Ancak diplomatik alanda da etkisini artırmak istiyor. GKRY’nin tanınırlığını artırmak, hem Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki manevra alanını daraltmak hem de KKTC'nin meşruiyet zeminini zayıflatmak anlamına geliyor.

AB'nin Orta Asya Açılımı

Avrupa Birliği, Orta Asya’daki enerji ve ticaret fırsatlarını kaçırmak istemiyor. Bu doğrultuda Türk devletlerine altyapı yatırımları, ticaret kolaylığı ve vize serbestisi gibi çeşitli teşvikler sundu. GKRY ile diplomatik ilişkiler kurmak, adeta “şartlı teşvik” gibi devreye sokuldu.

Peki, Ya Amerika? Sessizliğin Nedeni Ne?

ABD bu gelişmelere doğrudan müdahil olmadı. Ancak Washington’un dikkat çekici bir şekilde geri planda kalması, bu durumun kendi lehine işlemesine sessiz onay verdiği şeklinde yorumlanabilir.
...
Başka bir ifadeyle, ABD Türkiye ile İngiltere’yi aynı satranç tahtasına oturtup hamlelerini izliyor.

Bu Bir Anglosakson Çatışması mı?

Evet.
Türk devletlerinin GKRY’yi tanıması, yüzeyde AB ve diplomasi üzerinden okunabilir. Ancak derin yapıda bu, bir İngiltere – ABD çıkar çatışmasının Akdeniz ve Orta Asya’daki yeni cephesi.
...
Bu tabloda Türkiye:

KKTC üzerinden yalnızlaştırılıyor,

Türk dünyasında “işgalci” pozisyonuna itilerek meşruiyet zemini zayıflatılıyor,

Akdeniz ve Orta Asya'daki oyun dışına çekilmek isteniyor.

Kıbrıs Meselesi Artık Bir Adadan Fazlası

Kıbrıs meselesi artık sadece bir ada meselesi değil. Akdeniz'den Orta Asya'ya uzanan bir büyük satranç oyununun parçası.
Güney Kıbrıs’ın tanınması sadece bir diplomatik hamle değil, Türkiye’nin etrafını saran görünmez bir kuşatmanın işareti.

Aydın Ünal'ın Açıklaması: Yeni Bir Harekât Mı Geliyor?

AK Parti eski milletvekili ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın isimlerden Aydın Ünal’ın yaptığı dikkat çekici açıklama:
“1974 Barış Harekâtı’ndan sonra bir harekât daha yapmak zorunda kalabiliriz.”
...
Olası yeni bir harekât, sadece askeri değil, aynı zamanda diplomatik ve ekonomik cepheleri olan çok boyutlu bir karşı hamle olur. Çünkü artık Kıbrıs meselesi bir “ada” değil, Türkiye’nin jeopolitik kuşatmasının merkez noktası.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —