Dilek Yıldırım

Tarih: 11.12.2025 01:38

Kelimelerin Peşinde Bir Yolculuk!

Facebook Twitter Linked-in

Sevgili okurlarım,

Bugün sizlerle, çoğu zaman fark etmeden hem derslerde hem de günlük hayatımızda bizi sessizce destekleyen bir beceriden söz etmek istiyorum: akıcı okuma. Hepimiz okuyoruz, değil mi? Harfleri tanıyoruz, kelimeleri çözüyoruz, cümleleri bir şekilde seslendiriyoruz… 

Ama okumanın bir yüzü daha var; görünmeyen bir derinliği, içten bir nefesi, kendine has bir melodisi… İşte biz bu melodiye akıcı okuma diyoruz.

Akıcı okuma; kelimeleri doğru tanımak, cümleleri ne aceleyle yutmak ne de onları sürüncemede bırakmak demektir. Virgülde kısacık bir duruş, noktada sakin bir nefes, ünlemde duygunun yükselişi, soru işaretinde ise merakın ufacık kıpırtısı… Bütün bu küçük işaretler, okuduğumuz metne ruh veren ince ayrıntılardır.

Sadece hızlı okumak yetmez; yalnızca hatasız okumak da… Eğer metni aceleyle geçerseniz anlam arkanızdan el sallamaya başlar. Hatasız ama ifadesiz okursanız, kelimeler solup gider. 

Oysa akıcı okuma; hızın, doğruluğun ve duygunun birbirine sarıldığı uzun ama keyifli bir yolculuktur. Bir cümlenin ortasında durduğunuzda kelimelerin size ne söylemeye çalıştığını duyarsınız. Doğru tonlama yaptığınızda metin canlanır; sanki nefes almaya başlar.

Bana göre akıcı okuma, bir metni anahtarla açmak gibidir. O kapı aralandığında içeride saklı duran anlam bir anda karşınıza çıkar, size gülümser. O an, ders başarısından çok daha fazlasını fark edersiniz. Çünkü akıcı okudukça kelimeler size yabancı gelmez; yıllardır tanıdığınız bir dostla sohbet eder gibi onlarla bütünleşirsiniz. Metnin ritmini yakaladığınızda okuma isteğiniz canlı kalır, zihniniz berraklaşır, kendinizi ifade etme gücünüz sabırla açan bir çiçek gibi büyür.

Akıcı okumayı geliştirmek ise sabır isteyen bir yolculuktur ama her adımı kıymetlidir. 

Bu yolun ilk adımı hep aynıdır: düzenli okumak. Kelimelerle dost olmak istiyorsanız, onlarla her gün selamlaşmanız gerekir. Noktalama işaretlerini de birer yol tabelası gibi düşünün; nerede duracağınızı, nerede hızlanacağınızı, nerede nefes alacağınızı gösterirler. Aynı metni birkaç kez okumak ise o yolun bütün virajlarını ezberletir; tekrar ettikçe hızınız da doğruluğunuz da özgüveniniz de güçlenir.

Vurgu ve tonlama çalışmaları metnin ruhunu ortaya çıkarır. Kelimeleri doğru tıkladığınızda sanki canlanırlar; büyür, derinleşir, sizi içine çekerler. 

Nefes kontrolü eklendiğinde ise okuma hem rahatlar hem de güçlenir. Bir gün farkına varırsınız ki küçücük çabalarınız büyük bir beceriye dönüşmüş.

Ama sevgili okurlarım, akıcı okuma öyle bir anda elde edilen bir yetenek değildir. Emek ister, sabır ister ve istek ister.

Son olarak şunu söylemek isterim: Akıcı okumak, gözlerin gördüğünü seslendirmekten çok daha fazlasıdır. Metnin kalbine dokunmak, duyguyu hissetmek ve okuduğunuz şeyi gerçekten kavramaktır. 

Kelimelerin kapısını araladığınızda içeride bambaşka dünyaların sizi beklediğini unutmayın.

Ve emin olun, o kapıyı bir kez açtığınızda, okumaya artık asla eskisi gibi bakmayacaksınız…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —