Aydoğan Yüce

Tarih: 01.08.2025 20:51

GÜMÜŞ SAVAŞLARI:KAĞITTAN YÜKSELEN DAĞLAR ERİYOR,AĞIRLIK TEKRAR HATIRLANIYOR

Facebook Twitter Linked-in

Bugün dünya, görünmeyeni okumayı bilenler için büyük bir yeniden yapılandırma sürecinden geçiyor. Parasal genişleme, dijitalleşen varlık yapıları, borçla büyüyen ekonomiler… Hepsi yeni bir çağın habercisi. Ama bazıları bu gürültüde bir başka sesi dinliyor: metal sesi.

Stratejik Sessizlik: Gümüş

Kamuya açık birçok analizde, bazı büyük finans kuruluşlarının 2010’lu yıllardan itibaren fiziksel gümüş biriktirmeye yöneldiği görülüyor. Özellikle 2011 sonrası dönemde, JP Morgan gibi bazı kurumların vadeli işlemlerin ötesine geçerek depolama altyapısı kurdukları ve sistematik alımlar gerçekleştirdikleri çeşitli raporlarda yer alıyor (Bkz. Forbes, 2021).

Bazı analizlerde, JP Morgan’ın 2011’den bu yana 600 milyon onsun üzerinde fiziksel gümüş stokladığı, bu miktarın dünya üzerindeki yatırım yapılabilir gümüş rezervinin önemli bir bölümünü oluşturduğu ifade ediliyor. Elbette bu rakamlar resmî finansal tabloların değil, analist değerlendirmelerinin bir yansımasıdır.

Bu hamlelerin arkasında ne olduğu kesin olarak bilinmez. Ancak sermayenin refleksi, bazen söylenenden daha fazlasını anlatır. Büyük oyuncuların pozisyonları, yalnızca bugünü değil, geleceğin ihtimallerini de okuduklarını gösterir.

Büyük sermaye genellikle, yarının sorusunu bugünden sormaya başlar.

Kâğıdın Gösterdiği Fiyat, Gerçeğin Fiyatı mı?

Gümüş fiyatı bugün de işlem görüyor. Ama bu fiyat, neyin fiyatı?
Londra ve New York merkezli vadeli işlemler piyasalarında, her bir fiziksel gümüş onsuna karşılık yüzlerce sentetik kontrat işlem görüyor. Bu kontratlar, teslimatla sonuçlanmıyor. Sadece fiyat tartışılıyor, ağırlık değil.

Bu nedenle, bazı analistlere göre piyasa fiyatı, arz-talep dengesinden değil, türev ürün yoğunluğundan etkileniyor. Elbette bu görüş, piyasada tartışılan çok sayıda yaklaşımdan sadece biri. Ama göz ardı edilecek türden değil.

Tarih Bize Ne Söylüyor?

Gümüş, tarih boyunca altına göre daha yaygın, ama daha az prestijli bir değer ölçüsüydü.
Yer kabuğundaki altın/gümüş oranı yaklaşık 1’e 15.
Tarihsel fiyat oranı 1’e 14 civarında.
 Günümüz piyasa fiyatı ise yaklaşık 1’e 80.
Bu farkın nedeni yalnızca “arz-talep” değil. Algı ve tasarım farkı.

Bugün bu farkın kapanıp kapanmayacağını kimse kesin olarak öngöremez. Ama bazı dönemler vardır ki, algılar geri çekilir, elementler konuşur.

Gümüş Sadece Bir Metal Değildir

Bugün gümüş, yalnızca yatırımcılar için değil, enerji dönüşümü, savunma sanayi, medikal teknoloji ve yapay zekâ tabanlı üretim için de stratejik hale gelmiştir.

Güneş paneli üretiminin olmazsa olmazıdır.
5G, elektrikli araçlar, batarya sistemleri gibi alanlarda vazgeçilmezdir.
Ama madencilikte geri dönüş hızı, tüketim hızının gerisinde kalmaktadır.
Bu, arz-talep tartışmasının ötesinde, stratejik bir kaynak sorunu potansiyeli yaratır.

Bir Kriz Değil, Bir Dönüşüm

Bu analiz, “çöküş”, “panik”, “kaçış” gibi söylemleri değil, stratejik okuma yetisini ön plana çıkarır.
Paranın kendisi yeniden tanımlanırken, kimin neye “değer” dediği sorgulanır.
 Bazı yatırımcılar ekranlara bakarken, bazıları külçeleri tartar.
Tarih, sadece kazananları değil; erken sezebilenleri de yazar.

Bugün belki fiyat değil ama ağırlık yeniden anlam kazanıyor.
Kimin ne kadar aldığı değil, neyi neden tuttuğu konuşuluyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —