Atakan Çelik tam da bu sorumluluğun, bu meslek ahlakının yaşayan örneklerinden biridir.
Bir Haberin İçinde, Bir Milletin Nefesinde
15 Temmuz 2016 gecesi…
Türkiye’nin en karanlık gecelerinden biri. O gece, Meclis bombalanırken korku değil, meslek refleksiyle hareket eden birkaç kişi vardı.
İşte o isimlerden biri Atakan Çelik’ti. TBMM’den ilk haberi geçen gazeteci olarak tarihe geçti.
Bir haberin satırlarında değil, bir milletin nefesinde yer aldı. Çünkü o gece yalnızca bir oarbe girişimini değil, bir halkın direnişini yazdı.
Sahadan Diplomasi Masasına
Anadolu Ajansı’nda geçen 24 yıllık kariyerinin her durağında, Çelik’in haberciliğe kattığı şey “derinlik” oldu.
Muhabirlikten yöneticiliğe uzanan bu çizgi, haberi bir görev değil, bir sorumluluk olarak görmesinin yansımasıdır.
TBMM muhabirliği döneminde siyaset koridorlarının nabzını tutarken, uluslararası platformlarda da Türkiye’nin sesini duyurma gayretiyle çalıştı.
Bosna-Hersek’te yürütülen çok dilli yayıncılık projeleriyle, Anadolu Ajansı’nın küresel kimliğine katkı sundu.
Kelimelerin ve Vicdanın Kesiştiği Yer
Atakan Çelik yalnızca haber yazan biri değil; kelimenin vicdanını taşıyan bir kalemdir.
“Yokluğun Kabı” adlı şiir kitabı, onun ruhundaki derinliği, kelimelere yüklediği anlamı ve insana dair duyarlılığını ortaya koyar.
Gazetecilik onun için bir meslek değil, bir değerler yolculuğudur.
Yeni Görev, Yeni Dönem
Bugün Basın İlan Kurumu Ankara Bölge Müdürü olarak atanan Çelik, sahadan gelen birikimini artık kurumsal sorumlulukla taçlandırıyor.
Yerel medyanın güçlenmesi, etik ilkelerin korunması ve doğru bilginin yaygınlaşması için yürütülen bu yeni süreçte, onun vizyonu basın dünyasına taze bir nefes kazandırabilir.
BİK gibi köklü bir kurumun, sahayı bilen, kamu diplomasisini anlayan bir gazeteciyle güçlenmesi, basın etiği açısından da umut verici bir gelişme.
Kalem ve Hafıza
Gazetecilik, aslında bir ülkenin hafızasını yazmaktır.
Atakan Çelik’in kalemi bu hafızanın içinde yer alıyor ne sansasyonla ne popülizmle; sadece hakikatle.
Bugün medya güven krizinden geçerken, onun gibi isimlerin varlığı bu mesleğe yeniden güven kazandırıyor.
Son Söz
Haber, insana dokunduğu sürece anlamlıdır.
Atakan Çelik, haberi bir malzeme değil, bir emanete dönüştüren isimlerden biridir.
Bu nedenle onun hikâyesi sadece bir başarı öyküsü değil; bir meslek manifestosudur.
Gazeteciliğin onurunu, sessizliğin içindeki sesi duyanlar taşır.
Atakan Çelik de o sesi duyanlardan biridir.
