Almanya’da Türk Çocuklarının Ana Dilini Koruma Mücadelesi: Velilere, Devlete ve Camii Derneklerine Düşen Sorumluluklar

Almanya’da yaşayan Türk toplumu, çok kültürlü bir ortamda çocuklarını yetiştirmenin getirdiği fırsatların yanı sıra bazı ciddi risklerle de karşı karşıyadır. Bu risklerin başında, çocukların ana dilleri olan Türkçeyi zamanla zayıflatmaları ya da tamamen kaybetmeleri gelmektedir. Bu makalede, Almanya’daki Türk çocuklarının ana dillerini kaybetmeden sosyo-akademik gelişimlerini sürdürebilmeleri için devletin, velilerin ve cami derneklerinin nasıl daha etkili rol oynayabileceği bilimsel temellere dayalı olarak ele alınmaktadır.

Ana Dil Kaybı: Bireysel ve Toplumsal Sonuçları

Ana dilin korunamaması, sadece bir iletişim problemi değil; aynı zamanda kimlik erozyonuna, akademik başarısızlığa ve kültürel kopuşa neden olur (Cummins, 2001; Fishman, 1991). Araştırmalar, ana dilini güçlü şekilde kullanan çocukların ikinci dili (Almanca) daha hızlı ve derinlemesine öğrendiklerini göstermektedir (Cummins, 2000).

Mevcut Durum: Almanya’daki Türkçe Dersleri ve Sorunlar

Velilere Düşen Görevler

Veliler çocuklarının ana dilini koruma sürecinde hayati bir role sahiptir:

Camii Derneklerinin Yükselen Rolü

Pek çok cami ve kültür derneği, sadece dinî eğitim değil; aynı zamanda ana dil eğitimi de sunarak bu alanda öncü rol üstlenmiştir. Örneğin:

Bugün bazı dernekler bu önerileri başarıyla uygulayarak çocuklarımıza hem dil hem kimlik kazandırmakta, kültürel bağlarını canlı tutmaktadır. Ancak bu örnekler hâlâ sınırlı sayıdadır.

Bu Başarıyı Yaygınlaştırmak ve Kalıcı Hale Getirmek İçin Ne Yapmalı?

  1. Cami dernekleri federasyonları, Türkçeyi sistemli bir şekilde ders programlarına entegre etmelidir.
  2. Diyanet ve MEB iş birliğiyle müfredat desteği sağlanmalı, nitelikli öğreticiler gönderilmelidir.
  3. Dernekler, Alman eğitim sistemine entegre çalışan modeller geliştirmeli; böylece hem Türk hem Alman makamlarının desteği kazanılmalıdır.
  4. Aileler bilinçlendirilerek, sadece camiye değil, Türkçeye de sahip çıkmaları sağlanmalıdır.

Devlet Yetkililerine Düşen Sorumluluklar

Avrupa Konseyi’nin çok dillilik politikaları da bu tür uygulamaları açıkça desteklemektedir (Baker, 2011).

Almanya’daki Türk çocuklarının ana dillerini kaybetmeden ilerleyebilmeleri için çok paydaşlı bir yaklaşım şarttır:
Devlet, aile, okul ve sivil toplum (özellikle cami dernekleri) el ele verdiğinde, Türkçenin sürdürülebilirliği sağlanabilir.
Türkçeye yapılan yatırım sadece bir dil yatırımı değil; kültürel hafızanın, kimliğin ve toplumsal uyumun garantisidir.

 

Exit mobile version