2025 yılında gerçekleşen genel seçimlerin ardından Almanya’da kurulan yeni hükümet, yalnızca ülke içinde değil, Avrupa Birliği ve ötesinde de siyasi dengeleri etkileme potansiyeline sahip bir dönemin kapısını araladı. Hristiyan Demokrat Birlik/ Hristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında kurulan büyük koalisyonun başbakanlığına CDU lideri Friedrich Merz getirildi. Merz’in liderliğindeki bu yeni dönemde Berlin’in hem Avrupa siyasetindeki konumu hem de Türkiye gibi kilit ülkelerle ilişkileri yeniden şekilleniyor.
Kabinenin Yapısı ve Siyasi Yönelimi
Friedrich Merz, Merkel sonrası CDU’yu daha muhafazakâr, ekonomik olarak liberal ve devlet disiplinini öne çıkaran bir çizgiye taşımış bir lider. Kabine, büyük koalisyonun dengeli yapısını yansıtmakla birlikte, özellikle ekonomi, iç güvenlik ve dış politika konularında Merz’in etkisini barındırıyor.
İşte yeni federal kabinenin bazı kilit üyeleri:
- Şansölye (Başbakan): Friedrich Merz (CDU)
- Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı: Lars Klingbeil (SPD)
- İçişleri Bakanı: Alexander Dobrindt (CSU)
- Dışişleri Bakanı: Johann Wadephul (CDU)
- Ekonomi ve Enerji Bakanı: Katherina Reiche (CDU)
- Savunma Bakanı: Boris Pistorius (SPD)
- Adalet Bakanı: Stefanie Hubig (SPD)
- Çevre Bakanı: Carsten Schneider (SPD)
- Sağlık Bakanı: Nina Warken (CDU)
- Eğitim ve Aile Bakanı: Karin Prien (CDU)
- Dijitalleşme Bakanı: Karsten Wildberger (bağımsız, CDU tarafından önerildi)
- Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı: Reem Alabali-Radovan (SPD)
- Dışişleri Bakanlığı Nezdinde Devlet Bakanı: Serap Güler (CDU)
Kabinede dikkat çeken atamalardan biri olan Serap Güler, Almanya tarihinde federal düzeyde müsteşarlık görevine getirilen ilk Türk kökenli kadın siyasetçi oldu. Güler’in Dışişleri Bakanlığı nezdindeki rolü, Almanya’nın dış politikasına toplumsal çeşitliliği ve kültürel anlayışı entegre etme çabası olarak yorumlanıyor.
Avrupa Birliği Politikaları: İstikrarın Ötesinde Stratejik Yönelim
Yeni hükümet, Almanya’nın Avrupa Birliği içerisindeki lider konumunu sürdürme arzusunda. Ancak Merz’in liderliğiyle birlikte bu rol, daha kararlı, ekonomik rekabet gücüne ve enerji bağımsızlığına dayalı bir stratejiye evriliyor.
Özellikle Fransa ile olan iş birliğinin devam ettirilmesi; ancak aynı zamanda Doğu Avrupa ülkeleriyle hukuk devleti ilkeleri temelinde daha eleştirel bir diyalog sürdürülmesi planlanıyor. Dijital dönüşüm, yapay zekâ ve ortak savunma gibi alanlarda Almanya’nın liderliği artırılmak isteniyor.
Türkiye ile İlişkiler: İlke ve Çıkar Dengesi
Yeni hükümetin Türkiye politikası, üç ana eksen üzerinde şekilleniyor:
- İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü: SPD’nin dış politika üzerindeki etkisiyle birlikte Türkiye’ye yönelik insan hakları, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi konular gündemde tutulacak. Serap Güler’in varlığı, bu sürecin daha dengeli yürütülmesini sağlayabilir.
- Ekonomik Ortaklık: Almanya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler güçlü bir düzeyde seyrediyor. Otomotiv, enerji, lojistik ve dijitalleşme gibi alanlarda iş birliği potansiyeli artmakta. Yeni hükümet, bu ekonomik bağı güçlendirme niyetinde.
- Göç ve Güvenlik: AB-Türkiye mülteci mutabakatının yenilenmesi ve sınır yönetimi konuları ön planda. Almanya, Türkiye’nin göç akınlarını yönetme rolünü sürdürmesini isterken, bu konuda daha sürdürülebilir ve adil bir yük paylaşımı öneriyor.