Sırrı Süreyya Önder, bu topraklarda ender rastlanan bir siyasetçi, bir sanatçı ve bir barış elçisiydi. Vefatı, sadece siyasi bir figürün kaybı değil, aynı zamanda Türkiye’nin vicdanının, diyalog arayışının ve barış umudunun da bir kaybı oldu. Onun yaşamı, sanatın ve siyasetin, barış ve adalet arayışında nasıl kesişebileceğinin en çarpıcı örneklerinden biriydi.
Önder’in siyasi yolculuğu, her zaman ezilenlerin, dışlananların ve sesi duyulmayanların yanında yer alarak şekillendi. DEM Parti (eski adıyla HDP) çatısı altında siyaset yaparken, sadece bir partinin temsilcisi değil, aynı zamanda tüm Türkiye’nin barış özleminin sesi oldu. Kürt sorununun çözümüne yönelik samimi ve yapıcı yaklaşımları, onu sadece Kürt siyasi hareketinin değil, tüm Türkiye’nin saygı duyduğu bir figür haline getirdi.
Onun barış sürecindeki rolü, özellikle 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde zirveye ulaştı. İmralı görüşmelerinde üstlendiği kritik rol, devlet ile terör örgütü PKK arasındaki diyaloğun sürdürülmesine büyük katkı sağladı.
O dönemde sergilediği cesur ve yapıcı tavır, barış umutlarının yeşermesine vesile oldu. Onun çabaları, farklı kesimler arasında bir köprü kurarak, barışın mümkün olduğuna dair inancı güçlendirdi.
Ancak barış süreci, 2015 yılında yaşanan olaylarla sekteye uğradı. Bu dönemde de Önder, barış çağrılarını sürdürmekten vazgeçmedi. Şiddetin çözüm olmadığını, diyalog ve müzakere yoluyla sorunların aşılabileceğini savunarak, barışın inatçı sesi olmaya devam etti. Terörün her türlüsüne karşı çıkan Önder, çatışmaların son bulması için çaba harcadı.
Sırrı Süreyya Önder’in mirası, sadece siyasi arenayla sınırlı değil. Sanatçı kimliğiyle de toplumun farklı kesimlerine ulaşmayı başardı. Sinema ve edebiyat alanındaki çalışmalarıyla, toplumsal sorunlara duyarlılık gösterdi ve barış mesajlarını sanatın diliyle ifade etti. Onun filmleri ve yazıları, sadece birer sanat eseri değil, aynı zamanda toplumsal hafızanın ve vicdanın da birer parçası oldu.
Onun barış için gösterdiği çabalar, diyalog ve müzakerenin önemini vurgulayan birer ders niteliğindedir. Onun yaşamı, farklılıkların bir arada yaşayabileceği, barış ve adaletin tesis edilebileceği bir Türkiye hayalinin mümkün olduğunu gösterdi.
Sırrı Süreyya Önder’e Allah’tan rahmet diliyoruz. Onun anısı, barış ve adalet arayışında bir mihenk taşı olmuştur.