Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Elif Rabia Gürbüz / Çevre Yüksek Mühendisi

Emisyon Ticaret Sistemi. Peki nedir bu sistem? Dünyada nasıl uygulanıyor ve Türkiye için ne ifade ediyor?

İklim Kanunu’nun Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından, uygulamaya yönelik adımlar da hız kazandı. Bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan bazı yönetmelik taslakları İklim değişikliği Başkanlığı sayfasından kamuoyunun görüşüne açıldı. 

Bu taslaklar arasında; Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi Yönetmeliği, Türkiye Yeşil Taksonomi Yönetmeliği, Karbon Kredilendirme ve Denkleştirme Yönetmeliği, YİDEP Yönetmeliği gibi, Türkiye’nin iklim politikaları açısından kritik düzenlemeler yer alıyor.

Bugünkü yazımda, bu düzenlemelerden en çok merak edilenlerden biri olan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’ni ele alacağım.


Peki nedir bu sistem? ve Türkiye ekonomisi için neden bu kadar önemli?

Karbon emisyonlarının yüzde 80'ine 57 şirket yol açtı | Son dakika ekonomi  haberleri

 

Kısaca anlatmak gerekirse, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS); belirli sektörlerdeki işletmelere yıllık sera gazı salımı için bir “emisyon hakkı” tanır. Bu hakkın ötesine geçenler, piyasadan karbon kredisi satın alırken, altında kalanlar ise ellerindeki fazla hakkı satarak gelir elde edebilir. Yani artık karbonun da bir ekonomik değeri var. Bu sistem sayesinde, işletmelere daha temiz üretim yapmaları yönünde teşvik sağlanırken, çevresel etkiler de kademeli olarak azaltılmış olur.

Türkiye, bu sisteme 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda adım atıyor. Ancak konu sadece çevre ile sınırlı değil; işin ekonomik boyutu da oldukça güçlü. Avrupa Birliği, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ile, karbon salımı yüksek ürünlere sınırda maliyet yansıtmaya başladı. Türkiye’nin ETS uygulaması, özellikle AB’ye ihracat yapan sanayicilerimiz için bu ek maliyetlerin ortadan kalkması anlamına geliyor. Aynı zamanda enerji verimliliği sağlayan, çevreci teknolojiye yatırım yapan firmalar da bu sistemle destekleniyor. Kısacası ETS, hem ekonomik dönüşümün hem de çevresel uyumun bir aracına dönüşüyor.

ETS, sadece Türkiye’de değil, dünyada da iklim politikalarının merkezine yerleşmiş durumda. 1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile başlayan küresel iklim gündemi, 2005 yılında imzalanan Kyoto Protokolü ile somut adımlar kazanmış ve karbon salımına sınırlar getirilmişti. Erken sanayileşmiş ve tarihsel sorumluluğu olan ülkelere yönelik getirilen yükümlülükler doğrultusunda, karbon salım sınırlarını aşan ülkelerin BM tarafından oluşturulan iklim fonlarına ödeme yapması kararlaştırıldı. Bu sistem, “kirleten öder” ilkesini küresel düzeyde yerleştirdi.

İşte Emisyon Ticaret Sistemleri bu iklim hukukunun bir sonucu olarak ortaya çıktı. İlk uygulamalar 2005 yılında başladı. Kimileri Kyoto Protokolü’nün yükümlülüklerini yerine getirmek için ETS’yi zorunlu olarak devreye alırken, bazı ülkeler ise gönüllü olarak bu sisteme geçti. Dünya Bankası’nın verilerine göre 2021 yılında dünya emisyonlarının %16’sı ETS kapsamında iken, 2023 itibarıyla bu oran %23’e yükseldi. Avrupa Birliği, Almanya, Kanada, Çin, Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda, Meksika gibi ülkeler ETS uygulayanlar arasında. Öte yandan Türkiye, Brezilya, Şili, Pakistan, Fas ve Malezya gibi birçok ülke de ETS sistemini kurmak için hazırlık yapıyor.

Peki Yönetmelik Bize Ne Diyor?

Emisyon Ticaret Sistemi’nin nasıl işleyeceği, kimleri kapsayacağı ve ne zaman başlayacağı gibi detaylar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelik taslağında açıkça belirtiliyor. Buna göre sistem, başlangıçta yıllık emisyonu yüksek olan Kategori B ve C tesisleri kapsıyor. Bu tesislerin sera gazı salımı yapabilmeleri için izin almaları ve her yıl emisyonlarını raporlamaları gerekiyor. Emisyon hakkı, ya ücretsiz tahsis yoluyla ya da birincil piyasadan satın alma yoluyla tesislere veriliyor. Fazla hakkı olanlar satabiliyor, ihtiyacı olanlar piyasadan temin edebiliyor. Sistem 2026’da pilot uygulama ile başlayacak, 2028–2035 arasında ise birinci uygulama dönemi devreye girecek. Sistem içerisinde cezai yaptırımlar, raporlama yükümlülükleri, denkleştirme mekanizmaları ve esneklik uygulamaları gibi birçok unsur detaylıca tanımlanmış durumda. 

Kısacası ETS, artık yalnızca çevre politikası değil; üretim, ticaret ve yatırım kararlarını da etkileyecek yeni bir ekonomik zemin oluşturuyor.

 

 

 

 

 

 

 

 


Yeşil Ekonomiye Geçişte "ETS" Etkisi!

2053 net sıfır hedefi doğrultusunda Türkiye, hem çevresel hem ekonomik etkileri olan yeni bir sisteme geçiyor:

4.09.2025 12:24:00

artı5tv youtube reklamı