Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın burada verdiği mesajlar, Türkiye’nin iklim politikalarında ulaştığı noktayı ve önümüzdeki hedefleri güçlü biçimde dünyaya duyurdu.

Erdoğan’ın konuşması, ülkemizin çevre ve iklim alanında kararlı, planlı ve vizyoner bir çizgi izlediğinin açık göstergesiydi. 2035 yılına kadar 466 milyon ton emisyon azaltımı hedefi ve 2053 Net Sıfır Emisyon planı, Türkiye’nin sorumluluk üstlenen ve küresel mücadeleye katkı sunan bir aktör olduğunu ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin ikinci Ulusal Katkı Beyanı’nı açıklarken iklim politikamızın enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, atık, tarım ve ormancılık olmak üzere 7 temel sütun üzerine inşa edildiğini vurguladı.
Türkiye’nin ilk İklim Kanununun yürürlüğe girmesi, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimiz doğrultusunda tarihi bir dönüm noktasıdır.
Erdoğan’ın konuşmasında altını çizdiği gibi, bugün Türkiye’de yenilenebilir enerjinin payı %60’ın üzerine çıkmıştır. Bunun yanında, Sıfır Atık Hareketi ve su verimliliği seferberliği, toplumsal katılımın da güçlü bir örneğidir.
Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği en önemli başlıklardan biri de Türkiye’nin 2026 yılında yapılacak COP31’e ev sahipliği yapma hedefidir.
Ülkemiz, Asya ile Avrupa arasında köprü konumuyla, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında adil bir iklim müzakeresine ev sahipliği yapabilecek en doğru adrestir.
Erdoğan’ın New York’ta verdiği mesajlar, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede lafla değil, somut icraatlarla ilerlediğini göstermektedir.
Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar, İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesi, Sıfır Atık hareketinin tüm topluma yayılması ve COP31 ev sahipliği hedefi, bu kararlılığın en net göstergeleridir.
Türkiye, sadece kendi vatandaşlarının değil, tüm dünyanın geleceği için sorumluluk alan, öncülük eden ve çözüm üreten bir ülkedir. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, 2053 Net Sıfır vizyonu yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz.
“Türkiye, iklim diplomasisinde artık takip eden değil, yön veren ülkedir.”
