O yüzden, siyasetçiler, inandıkları doğruları Anadolu tabiriyle "yekden" dile getiremezler... Hele hele 150 yıllık pislik bir düzenin içinde, yalan, yanlış, iftira ve karalama kampanyaları altında topa tutulup mankurtlaştırılmış bir toplumda doğruları haykırmak oy kaygısı taşıyan siyasetçiler için pek de kolay olmasa gerektir.

Ben siyasetçi değil, dava adamıyım...

Maddi olarak hiç bir şahsi beklentim yok...

Davamın başarıya ulaşması için var gücüyle çaba sarf eden, karınca kadarıyla olsa da ülkeme, ülküme, devletime ve milletime hizmet etmekten asla beri durmayan, kimseden korkusu olmayan, kınamacının kınamasına asla aldırış etmeyen, davam uğruna 11 yıl mapushanelerde çile çekerek bedel ödemiş, gerekirse 11 yıl daha bedel ödemeye hazır, şehadet özlemi içerisinde kıvranan birisiyim...

Bu güne kadar edindiğim ilmi, siyasi, dini, tarihi ve sosyolojik birikimlerimi, elimden geldiğince, dilimin döndüğünce sizlere aktarmaya çalışıyorum...

Hak bildiğim doğruları, eğmeden, bükmeden, tevil yoluna gitmeden, Siyonist köpekliği yapan bu fecibok'un da toplum standartları saçmalığına takılmadan gerçekleri doğrudan dile getiriyorum...

"Yahu arkadaş sen şöyle şöyle söylüyorsun, lakin Reis böyle böyle yapıyor, bu çelişki değil mi?" diyenler çıkabilir... Bu asla çelişki değildir. Benim sırtımda yumurta küfesi yok, siyasal hesaplarım da yok, Allah'tan başka kimseden korkum da...

Reis'imizin sırtına tonlarca yük yüklediğimiz gibi, üstüne üstlük bir de Ümmetin ve dünya mazlumlarının sorumluluğunu da ekledik.

Reis hem bir dava adamı, hem de dünyanın en güçlü siyasetçisidir. Stratejik davranmak, neyi, nerede, nasıl, ne şekilde yapacağını kılı kırk yararak hesaplayıp, ona göre adım atmak zorundadır.

Bir an için kendimizi Yüce Başbuğumuz Recep Tayyip Erdoğan yerine koyalım ve "Ben bir hata yapar da, başta milletim, Ümmet ve dünya mazlumları benim yüzümden zarar görürlerse, ben bunun hesabını yarın Allah katında nasıl veririm?" diye düşünelim...

İşte bütün bu sebeplerden, Reis'imizin ve Sayın Bahçeli'nin bize göre yanlış olan eylem ve söylemlerini günün şartlarına göre idare-i-maslahat (işin gelişi) amacıyla söylenip yapılmış şeyler olarak değerlendirelim.

Adım gibi eminim ki, ben bu pislik sistem, yüz yıllık tarih, ve tarih içindeki şahsiyetler hakkında ne düşünüyorsam, Sayın Reis'imiz ve Sayın Bahçeli de benim on katımın fazlasını düşünüyordur. Lakin, her zaman dediğim gibi, zaman, mekan, imkan...

Rabbim Türk'ün Yüce Başbuğu Recep Tayyip Erdoğan'a ve Baş Veziri Türkmen Beyi, Akil Adam, Yaşlı Kurt, Sayın Devlet Bahçeli'ye uzun ömürler versin...

Ya Allah, Bismillah, Allah-u-Ekber..!