Gazze’de yaşanan vahşet, Doha saldırıları ve Körfez ülkelerinin içine düştüğü çaresizlik, “başkalarının gölgesinde güvenlik” arayışının iflas ettiğini açıkça ortaya koydu.
⸻
Katar’dan Suudi Arabistan’a kadar Amerikan üsleriyle dolu Körfez, bugün en kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor. Washington’un “koruma” adı altında kurduğu bu üsler, İsrail’in saldırıları karşısında tek kelime etmedi, tek adım atmadı. Doha saldırıları, bu üslerin işlevsizliğini bütün çıplaklığıyla kanıtladı.
⸻
Oysa Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayinde geliştirdiği projeler, bölge için gerçek bir alternatif sunuyor. SİHA’lar, hava savunma sistemleri ve “çelik kubbe” fikri, sadece Türkiye’nin değil tüm Ortadoğu’nun güvenlik şemsiyesi olabilir.
Düne kadar ABD’ye trilyonlarca dolar “haraç” ödeyen ülkeler, bugün bu paraların aslında boşa aktığını anlamış olmalılar. O kaynaklar Türkiye önderliğinde kurulacak ortak bir savunma mekanizmasına harcansaydı, bugün Gazze’de ve Doha’da yaşananlar belki de hiç yaşanmayacaktı.
⸻
İslam Konferansı ülkeleri artık uykudan uyanmalı. Gazze’de soykırım başladığında barış gücü göndermekle başlanması gereken süreci ertelediler. Bu hatanın telafisi için hâlâ geç değil. Bugün atılacak adım, yarın yeni faciaların önüne geçebilir.
⸻
Unutulmamalı ki Ortadoğu’daki her yeni savaş, Avrupa’ya doğru yeni göç dalgaları demek. Bu dalgalar, Avrupa’daki aşırı sağ partilerin elini güçlendiriyor, siyasi dengeleri altüst ediyor. Dolayısıyla mesele sadece Ortadoğu’nun değil, aynı zamanda Avrupa’nın da geleceğini doğrudan ilgilendiriyor.
AB artık İsrail’in saldırılarına seyirci kalmayı bırakmalı ve somut müeyyideler uygulamalı. Aksi halde hem Ortadoğu’da insani felaketler büyüyecek hem de Avrupa kendi içinde daha büyük siyasi krizlerle yüzleşecek.
⸻
Ortadoğu’nun güvenliği, ABD üslerinin değil, bölge ülkelerinin ortak iradesinin eseri olmalıdır. Türkiye önderliğinde kurulacak bir savunma mimarisi, sadece askeri bir ihtiyaç değil, tarihi bir zorunluluktur.
Ya birlik olup geleceği güvence altına almak, ya da dağınıklık içinde yeni felaketlere seyirci kalmak… Seçim Ortadoğu ülkelerinin elinde. Ve bu seçim, sadece Ortadoğu’yu değil, Avrupa’nın da geleceğini şekillendirecek.
