Aydoğan Yüce

Her şey kolaylıkla başladı.

Cebimizdeki bozukluklardan kurtulduk.
Temassız kartlar, QR kodlar, dijital cüzdanlar…
“Ne güzel,” dedik. “Tek dokunuşla ödeme yapıyoruz.”
Ama bir şeyi fark etmedik:
Cüzdanımız hafifledikçe, kontrolümüz de elimizden gidiyor olabilir.

Çünkü nakitsiz toplum bir teknoloji meselesi değil, bir iktidar stratejisi.

Bu Projenin Sahibi Kim?

Nakitsiz toplum, tüketicilerin tercihiyle doğal gelişen bir süreç değil. Bu, büyük güç merkezlerinin adım adım kurguladığı bir model.
Kim bunlar?

Başta IMF ve Dünya Bankası geliyor. Dijital yardımlar, dijital kimlikler, “kapsayıcılık” başlığı altında sistem dışı kalanları yeniden sisteme çekmek değil, daha sıkı bağlamak için.
Hedef kitle: özellikle yoksul ülkeler.

İsviçre merkezli BIS, merkez bankalarının merkez bankası. Bugün 80'den fazla ülke, BIS koordinasyonunda dijital merkez bankası parası (CBDC) üzerinde çalışıyor. Bu paraların özelliği şu:
Size ait olsa da, kullandığınız alanı sistem belirleyebiliyor.

Arka planda ise dijital altyapıyı sağlayan Big Tech var. Google, Apple, Meta, Amazon gibi şirketler artık sadece teknoloji firması değil, para kontrolcüsü.

Ve tabii ki Gates Vakfı ve Dünya Ekonomik Forumu.
Gates, Hindistan’da dijital kimlik projelerine milyarlar yatırdı.
WEF Başkanı Klaus Schwab ise dünyayı “her şeyin dijitalleştiği bir yeniden kurulum”a çağırıyor.
Cümle net:

“You’ll own nothing, and you’ll be happy.”
“Hiçbir şeye sahip olamayacaksınız ve mutlu olacaksınız.”

Son olarak, işin güvenlik kısmı:
Devletler “kara para, terör, kayıt dışılık” diyerek, sistemin tamamını dijitalleştirmenin güvenlik gerekçesine sarılıyor.
Ama esas mesele şu:
Herkesi kayıt altına almak. Suçluları değil, herkesi.

 

Nakit Neyi Temsil Ediyordu?

Nakit sadece bir kâğıt parçası değil.

-Bağımsızlıktı. İnternet yoksa da çalışırdı.

-Özgürlüktü. Kime verdiğinizin kaydı tutulmazdı.

-Krize karşı kalkandı. Sistem çökerse, cebinizde yine bir şey vardı.

Bugün bu kalkan elimizden alınıyor.

Kolaylık mı, Kontrol mü?

Nakitsiz toplum, kolaylık gibi görünüyor.
Ama bu kolaylık, özgürlük pahasına mı sağlanıyor?

Paranız olabilir. Ama artık onu siz değil, sistem kullanıyor olabilir.
Ne zaman, nerede, ne kadar harcayacağınızı size değil, ağlara bağlı algoritmalar söylüyorsa…
Bu artık sizin paranız değil, sadece size verilmiş bir izin kodudur.

Nakitsizliğin Görünmeyen Bedeli

Dışarıdan bakınca rahat: Cebiniz yok, cüzdan taşımazsınız.
Ama görünmeyen katmanlar çok daha riskli.

Her harcama izlenebilir.
Eskiden bir kahve aldığınızda kimse bilmezdi. Şimdi, saat kaçta, neredeydiniz, kaçıncı kez kahve alıyorsunuz, her şey veri.

Anlık müdahale mümkün.
Devlet ya da dijital altyapıyı yöneten şirket, “bu ürünü artık alamazsın” diyebilir.
İsterseniz paranız olsun.
Harcama alanı size ait değilse, paranız sadece bir görüntü.

Yoksullar için başka bir sorun başlıyor.
Teknolojik altyapıya erişimi olmayanlar, dijital cüzdan sahibi olamayanlar dışlanıyor.
Yani nakit gitmekle kalmıyor, dijital sınıflar oluşuyor.

Ve kriz anları.
Elektrik yok.
İnternet kesildi.
Siber saldırı oldu.
Yapay zekâ hata yaptı.
Dijital para erişilemez hale gelir.
Ama o anda cebinizde bir 100 lira olsaydı, bir somun ekmek alabilirdiniz.
Olasılık değil bu. Venezuela, Lübnan ve Sri Lanka gibi ülkeler bu kaosu yaşadı.

İyi Vatandaş Değilsen Sistem Seni Dışarı Atar

Nakitsiz toplum deyince aklımıza hep şık kahve bardakları, tek dokunuşla ödeme, pratiklik geliyor.
Ama bu sistemin karanlık bir tarafı var: “iyi vatandaş” değilsen, sistem dışısın.

Sistemin seni ödüllendirmesi ya da cezalandırması artık bankaya borcunu ödeyip ödememenden ibaret değil.
Ne düşündüğün, ne söylediğin, neyi eleştirdiğin, neyi fazla aldığın bile finansal kaderini belirleyebiliyor.

Çin: Sosyal Kredi Sistemiyle Cezalandırılan 30 Milyon Kişi

Çin’de “sosyal kredi sistemi” adı altında, vatandaşların dijital davranışları sürekli izleniyor.
WeChat ve Alipay gibi dijital cüzdanlarla tüm harcamalar takip ediliyor.

Rakamlarla Gerçek:

-23 milyon kişi uçak bileti almaktan men edildi (2020 verisi).

-5 milyon kişi, trenle şehirlerarası seyahat edemedi.

-1.65 milyon kişi, “kötü dijital sicil” nedeniyle yavaş internet cezası aldı.

-Borçlular, “utandırma ekranlarında” yüzleriyle birlikte kamusal alanlarda ifşa edildi.

Cezaya Neden Olan Davranışlar:

-Borç ödememek

-Sosyal medya paylaşımlarında devleti eleştirmek

-Kamuya açık alanda sigara içmek

-Lüks alışveriş yapmak

-Toplu taşıma kurallarını ihlal etmek

Bir sabah uyandığınızda sistem size “vatandaş olarak eksiksin” diyorsa, para harcamak dâhil tüm haklarınızı dondurabiliyor.

 

Hindistan: 100 Kişi Banknot Krizi Nedeniyle Hayatını Kaybetti

2016’da Hindistan hükümeti, halkı nakitsiz sisteme zorlamak için radikal bir adım attı:
500 ve 1000 rupi banknotlarını bir gecede geçersiz ilan etti.

Rakamlarla Felaket:

-Toplamda 15 milyar banknot piyasadan çekildi.

-Halkın %86’sı bir gecede para kullanamaz hale geldi.

-Banka önlerinde kilometrelerce kuyruk oluştu.

-100'den fazla kişi, ilaç ve tedavi masraflarını karşılayamadığı için hayatını kaybetti (The Hindu, 2016).

-200 milyondan fazla insan, gıda ve ulaşımda dijital sisteme erişemediği için mağdur oldu.

Bu operasyon, IMF tarafından "cesur bir adım" olarak tanımlandı.
Halk ise bu adımı hayatta kalma savaşı olarak yaşadı.

Nijerya: Nakit Çekene Ceza, Dijitali Reddeden Çiftçiye Ambargo

Nijerya, 2021’de dijital para eNaira’yı tanıttı.
Ancak halk dijitale güvenmedi.
Devlet, zorlamak için ATM’lere ceza kuralı koydu.

Gerçekler:

-2023’te nakit çekim sınırı günlük 20.000 naira’ya (yaklaşık 45 dolar) indirildi.

-Sınırı aşanlardan %5 ek işlem cezası alındı.

-Dijital hesap açmayan yüz binlerce çiftçi, devlet sübvansiyonlarından yararlanamadı.

-Lagos ve Abuja’da ATM’lerin yakıldığı en az 12 olay yaşandı.

-eNaira’yı kullananların oranı 2023 itibarıyla sadece %8’de kaldı.

Bu sistemde “iyi vatandaş” olmanın karşılığı:
dijitale geç, yoksa ekonomiden dışlan.

İsveç: Nakit Yoksa Yaşlılar Da Yok Sayılıyor

İsveç, dünyada “nakitsiz toplum” modelinin vitrini.
Ama bu vitrin ışıkları, bazılarının karanlıkta kalmasına neden oluyor.

Gerçekler:

-2023 itibarıyla İsveç’te nakit kullanım oranı %4’ün altına düştü.

-Marketlerin %90’ı nakit kabul etmiyor.

-65 yaş üstü bireylerin %27’si hâlâ sadece nakit kullanıyor (Eurostat).

-1.3 milyon yaşlı, toplu taşıma, sağlık ve temel alışverişe erişim zorluğu yaşıyor.

-1300’e yakın banka şubesi, “nakit işlemsiz” modelle kapatıldı.

Yani dijitalleşemeyen yaşlılar için hayat, satın alınamaz hale geliyor.

ABD & Avrupa: Dijital Finansla Görüş Filtrelemesi

ABD’de sosyal kredi yok, ama görüş bazlı ekonomik dışlama uygulamaları hızla yayılıyor.

Örnekler:

-2022’de PayPal, “yanıltıcı içerik yayan” hesaplardan 2500 dolar ceza kesme planını açıkladı. Tepkiyle geri çekildi, ama niyet ortadaydı.

-Stripe, Amazon Pay ve GoFundMe; bazı gazetecilerin ve aktivistlerin hesaplarını “politik nedenlerle” kapattı.

-Dijital bağış kampanyaları, merkezi otoritenin politikalarını eleştiren kişiler için donduruldu.

Hepsinde ortak nokta şu:
Dijital paranın yaygınlaştırılması için önce nakit itibarsızlaştırılıyor. “Modası geçmiş”, “güvensiz”, “takipsiz” denilerek.

Paranız var.
Ama birileri sizi uygunsuz buluyorsa, o parayı kullanamıyorsunuz.

Türkiye’nin Durumu: Sessiz Bir Geçiş

Türkiye'de bu dönüşüm, ne sokakta tartışılıyor ne de Meclis'te. Ama altyapısı hızla kuruluyor.

QR kod sistemleri market zincirlerinde yaygınlaşıyor.
Dijital TL 2024’te pilot olarak test edildi. 2025’te daha geniş uygulamalar bekleniyor.

 

Sistemin İzin Verdiği Kadar Vatandaşsınız

Eskiden parası olan güçlüydü.
Bugün sistem, parayı da şartlı veriyor.

-“İtaatkârsan harcayabilirsin.”

-“Sessizsen hizmet alırsın.”

-“Bizim gibi düşünürsen uçabilirsin, yaşayabilirsin.”

Bu yeni modelde, paran olması yetmez.
Paranı kullanmana izin verilmesi gerekir.

Nakitsiz toplum işte bu yüzden sadece konfor değil, görünmeyen bir vatandaşlık sözleşmesi.
İmzalamadan sistemin dışında kalabilirsiniz.
İmzalarsanız, özgürlüğünüzü içeride bırakabilirsiniz.

Bankalar, medya ve bazı resmi açıklamalar, bu geçişi “temassız, hızlı, hijyenik” gibi tanımlarla pazarlıyor.
Ama kimse şunu sormuyor: 
Bu yeni sistem, eski özgürlüklerin yerine ne koyacak?

 


Nakitsiz toplum: Özgürlük mü, dijital kafes mi?

Her şey kolaylıkla başladı. Cebimizdeki bozukluklardan kurtulduk. Temassız kartlar, QR kodlar, dijital cüzdanlar… “Ne güzel,” dedik. “Tek dokunuşla ödeme yapıyoruz.” Ama bir şeyi fark etmedik: Cüzdanımız hafifledikçe, kontrolümüz de elimizden gidiyor olabilir.

12.06.2025 23:50:00