Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Salih Altınışık

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Savunma Bakanlığı’nın isminin yeniden “Savaş Bakanlığı” olarak değiştirilmesi yönündeki çıkışı, salt sembolik bir öneri değildir. Bu söylem, küresel güvenlik politikalarında dilsel ve zihinsel bir dönüşümün işaretidir.

Siyasi terminoloji, sadece kavram üretmekle kalmaz; toplumsal bilinç üzerinde meşruiyet alanı da açar. “Savunma” kelimesi, koruma refleksini ve caydırıcılığı çağrıştırırken, “savaş” doğrudan saldırı, şiddet ve yıkımı işaret eder. Nitekim uluslararası ilişkiler literatüründe dilin güvenlik politikalarındaki rolüne ilişkin çalışmalar, söylemin çoğu zaman silahların kendisi kadar etkili olduğunu göstermektedir [#1].

Trump’ın önerdiği isim değişikliği, aslında ABD’nin son yıllardaki dış politika çizgisiyle uyumludur: Kendi çıkarlarını korumak adına önleyici savaş söylemini meşrulaştırmak. Bu durum yalnızca ABD iç siyasetine dair bir mesele değil; küresel güvenlik mimarisinin geleceğini ilgilendiren bir zihniyet dönüşümüdür.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında küresel askeri harcamalar 2,44 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştır [#2]. ABD bu harcamaların yaklaşık %37’sini tek başına gerçekleştirmekte, onu Çin, Rusya, Hindistan ve Suudi Arabistan izlemektedir. NATO üyeleri de ittifakın 2% GSYH savunma harcaması hedefini aşmak için yarışmaktadır.

Bu rakamların büyüklüğü, küresel önceliklerin nasıl kaydığını göstermektedir. Aynı dönemde Dünya Sağlık Örgütü (WHO), temel sağlık hizmetlerine erişemeyen yaklaşık 2 milyar insan bulunduğunu, UNICEF ise 240 milyondan fazla çocuğun çatışma bölgelerinde yaşadığını rapor etmektedir [#3][#4].

Silahlanmaya ayrılan bütçelerin, eğitim, sağlık ve iklim kriziyle mücadele için yönlendirilmemesi, insanlığın en büyük açmazıdır.

Liderlerin kullandığı dil, sadece siyasi kararları değil, toplumların bilinçaltını da şekillendirir. “Savaş Bakanlığı” gibi kavramların normalleşmesi, şiddetin meşru bir refleks olarak içselleştirilmesine yol açar. Uluslararası çatışma çözümü teorileri, güvenlik politikalarının güvenlik ikilemi (security dilemma) üzerinden şekillendiğini vurgular: Taraflardan biri kendini korumak için silahlandığında, diğerleri de aynı refleksi gösterir ve bu döngü çatışma riskini artırır [#5].

Bugün gelinen noktada dünya, bir güvenlik ikileminden çok, güvensizlik sarmalı içine düşmüş durumdadır.

  1. yüzyılın temel sorunları savaş meydanlarında değil; iklim krizinin yol açtığı afetlerde, kitlesel göç dalgalarında, ekonomik eşitsizliklerde ve dijitalleşmenin yarattığı etik boşluklarda yatmaktadır. Bu sorunlara karşı tankların, füzelerin ya da nükleer başlıkların bir çözüm üretmesi mümkün değildir.

     

Birleşmiş Milletler İklim Paneli (IPCC), önümüzdeki 30 yıl içinde küresel sıcaklık artışının 1,5 °C sınırını aşmasının “insanlığın varoluşsal riskleriyle” doğrudan bağlantılı olduğunu belirtmektedir [#6]. Bu bağlamda, askeri harcamaların iklim değişikliğiyle mücadeleye yönlendirilmemesi, insanlığın geleceğini tehlikeye atan en kritik çelişkilerden biridir.

Trump’ın “Department of War” söylemi, sadece Amerika için bir tercih değil, tüm dünya için bir uyarıdır. Bu uyarı, insanlığın önüne iki yol koymaktadır:

  1. Savaş dili ve güvenlik sarmalıyla tükenen bir uygarlık

     
  2. Aklıselim liderler ve barış odaklı işbirliğiyle güçlenen bir insanlık

    Sorunun cevabı, sadece siyasetçilerin masalarında değil, toplumların bilinçlerinde ve uluslararası dayanışmanın gücünde saklıdır.

KAYNAK:

[#1]: Buzan, Barry, Ole Wæver & Jaap de Wilde (1998). Security: A New Framework for Analysis. Boulder: Lynne Rienner Publishers.

[#2]: SIPRI (2024). Trends in World Military Expenditure, 2023. Stockholm International Peace Research Institute.

[#3]: WHO (2023). World Health Statistics 2023. World Health Organization.

[#4]: UNICEF (2023). The State of the World’s Children 2023. United Nations Children’s Fund.

[#5]: Jervis, Robert (1978). “Cooperation Under the Security Dilemma.” World Politics, 30(2): 167-214.

[#6]: IPCC (2023). AR6 Synthesis Report: Climate Change 2023. Intergovernmental Panel on Climate Change.


Küresel Güvenlik Paradigmasının Tehlikeli Kayması

Dünya siyasetinde son dönemde yaşanan gelişmeler, uluslararası düzenin güvenlik algısında ciddi bir kırılmaya işaret etmektedir.

29.08.2025 23:57:00

artı5tv youtube reklamı