Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Deniz Üzüm

 Kimi zaman kendimizi olduğumuzdan farklı algılarız, kimi zaman da başkalarının bizi nasıl gördüğünü anlamakta güçlük çekeriz. Tam da bu noktada Johari Penceresi modeli, hem bireyin kendini tanıma hem de ilişkilerinde daha şeffaf olma sürecine ışık tutar.

 

1955 yılında Amerikalı psikologlar Joseph Luft ve Harrington Ingham tarafından geliştirilen bu model, kişinin kendini ve başkalarıyla olan iletişimini anlaması için bir metafor sunar. Dört bölmeden oluşan bu pencere, bireyin bilinen ve bilinmeyen yönlerini kategorize ederek, benlik farkındalığını artırmayı hedefler. Bu bölmeler; açık alan, kör alan, gizli alan ve bilinmeyen alan olarak adlandırılır.

 

Açık alan, kişinin hem kendisi hem de çevresi tarafından bilinen özelliklerini ifade eder. Kişinin neşeli, çalışkan ya da titiz olması gibi özellikler hem kendisinin farkında olduğu hem de başkalarının gözlemlediği davranışlardır. Bu alanın genişliği, iletişimde şeffaflığın derecesini belirler. Açık alan büyüdükçe güven ilişkisi güçlenir. Çünkü insanlar birbirlerini daha iyi tanır ve arada gizli kalmış soru işaretleri azalır.

 

Kör alan ise başkalarının gördüğü, fakat bireyin farkında olmadığı yönlerini kapsar. Çoğu insan, dışarıdan nasıl göründüğünü tam olarak bilemez. Ses tonunun sertliği, jest ve mimiklerin yanlış anlaşılması ya da farkında olmadan karşısındakini kıran davranışlar buna örnektir. Kör alanın küçülmesi için en önemli unsur geri bildirimdir. Psikolojik açıdan bu, iç görü (insight) geliştirmek anlamına gelir. İç görü eksikliği yaşayan bireyler, davranışlarının sonuçlarını göremedikleri için ilişkilerde sık sık çatışmalar yaşayabilir. Oysa sağlıklı bireyler, geri bildirimlere açık olduklarında kendilerini daha nesnel değerlendirme şansına sahip olur.

 

Üçüncü alan, gizli alan olarak adlandırılır. Bu alan, bireyin bildiği fakat başkalarının bilmediği taraflarını içerir. Kaygılar, kırılganlıklar, sırlar veya paylaşılmak istenmeyen kişisel bilgiler burada yer alır. Psikolojik açıdan bu alanın genişliği, kişinin güven düzeyiyle ilgilidir. İnsan, güvenmediği çevrelerde gizli alanını korur; fakat güven ortamı oluştuğunda daha fazla paylaşım yapar ve böylece gizli alan daralırken açık alan genişler. Bu, hem yakın ilişkilerin güçlenmesine hem de bireyin üzerindeki duygusal yükün hafiflemesine katkı sağlar.

 

Son alan ise bilinmeyen alandır. Ne bireyin kendisinin ne de çevresindekilerin farkında olduğu özellikler bu alanda yer alır. Bilinmeyen alan, genellikle deneyimlerle ve zamanla ortaya çıkar. Daha önce hiç denemediğimiz bir beceriyi keşfetmek, bilinçdışı süreçlerin ortaya çıkması veya terapi yoluyla fark edilen duygular bu kategoriye girer. Bu alan, kişisel gelişim açısından en büyük potansiyeli barındırır. Çünkü insan, keşfetmediği yönlerini gördükçe kendine dair yeni kapılar açar.

 

Johari Penceresi’nin psikolojik boyutu, yalnızca bireysel farkındalıkla sınırlı değildir. Aynı zamanda sosyal ilişkilerin kalitesini de belirler. Açık alanın genişliği, bireyler arası güveni artırırken; kör alanın küçülmesi, empatiyi güçlendirir. Gizli alanın dengeli paylaşımı, samimiyeti pekiştirir. Bilinmeyen alanın keşfi ise kişinin potansiyelini ortaya çıkarır ve yaşam doyumunu yükseltir.

 

Bu model, özellikle psikolojik danışmanlık, grup terapileri ve eğitim süreçlerinde oldukça işlevseldir. Örneğin grup terapisinde birey, başkalarının geri bildirimi sayesinde kör alanını fark eder; güvenli ortamda gizli alanını paylaşarak rahatlar; deneyimlerle bilinmeyen alanına dair ipuçları keşfeder. Benzer şekilde, eğitim ortamlarında öğrenciler, öğretmenlerinden aldıkları geri bildirimlerle kendilerini daha iyi tanıyabilir, arkadaşlarıyla kurdukları güven ilişkisiyle paylaşım yaparak gelişim gösterir.

 

Sonuç olarak Johari Penceresi, yalnızca soyut bir kuram değil, günlük hayatta da uygulanabilecek somut bir rehberdir. Birey, penceresinin her alanına cesaretle bakabildiğinde, hem kendini daha derinden tanır hem de ilişkilerinde daha sağlam köprüler kurar. İnsan, kendi benliğinin farkına vardıkça, daha olgun, daha empatik ve daha bütün bir kişilik haline gelir.

 

 

Kaynakça

• Luft, J., & Ingham, H. (1955). The Johari Window: A Graphic Model for Interpersonal Relations. University of California.

• Corey, G. (2017). Theory and Practice of Counseling and Psychotherapy. Cengage Learning.

• Egan, G. (2014). The Skilled Helper: A Problem-Management and Opportunity-Development Approach to Helping. Cengage Learning.

• Rogers, C. (1961). On Becoming a Person: A Therapist’s View of Psychotherapy. Houghton Mifflin.

 

 


Kendimizi Görmek İçin Bir Pencere: Johari Penceresini bilir misin ?

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri, kendini tanımak ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmektir. Ancak bu süreç, çoğu zaman göründüğü kadar kolay değildir.

29.08.2025 23:50:00

artı5tv youtube reklamı