1 Ağustos 2025’te yayımlanan Karbon Kredilendirme ve Denkleştirme Yönetmeliği Taslağı, ülkemizin hem iklim hedeflerini gerçekleştirmek hem de karbon ekonomisinde etkin bir aktör olmak için attığı önemli adımlardan biri.
Peki bu yönetmelik ne getiriyor?
Kısaca söylemek gerekirse: Doğayı koruyan kazanacak, kirleten bedel ödeyecek. Ama her şey kurallı olacak.
Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (TR ETS) ile birlikte tesislere yıllık emisyon sınırları getirildi. Bu sınırlar aşıldığında, işletmelerin ya kendi emisyonlarını azaltması ya da bunu başka bir yerde yapılmış azaltımla dengelemesi gerekiyor. İşte tam bu noktada, yönetmelikle kurulan Türkiye Karbon Denkleştirme Sistemi (TR KDS) devreye giriyor. TR KDS, sera gazı azaltımı sağlayan projelerin doğrulanmasını, kayıt altına alınmasını ve bu azaltımın Turkuaz Kredi olarak piyasaya sunulmasını sağlıyor.
Turkuaz Kredi nedir derseniz, Türkiye’de ilk kez tanımlanan ulusal karbon kredisi birimidir. Her biri 1 ton CO₂ eşdeğeri azaltımı temsil ediyor. Bu krediler yalnızca Türkiye’de onaylı projelerle üretilebiliyor, çifte sayım riski taşımıyor ve bağımsız kuruluşlarca denetlenerek sistemde izlenebilir hâle getiriliyor.
Yönetmelik, bu kredilerin yalnızca iç piyasada değil, uluslararası karbon piyasalarında da kullanılabilmesi için kurallar belirliyor. Türkiye'de üretilen krediler, gerekli belgeler tamamlandığında yurt dışına ihraç edilebilecek. Böylece Türkiye, sadece kendi karbon ayak izini yönetmekle kalmayacak, aynı zamanda karbon kredisi ihracatçısı bir ülke olma potansiyelini de ortaya koyacak.
Tabii sistem sadece üretmekle bitmiyor. Bu kredilerin şeffaf şekilde kayıt altına alınması, transferinin ve kullanımının takip edilmesi gerekiyor. Yönetmelik, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ve Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) gibi kurumlara ciddi sorumluluklar yüklüyor. Her işlem sistemde dijital olarak izleniyor. Yanıltıcı bilgi sunanlar, kurallara uymayan doğrulayıcılar için de ciddi yaptırımlar öngörülüyor.
Ve belki de en dikkat çekici yönlerinden biri şu: Her proje sadece karbon azaltmakla yetinmeyecek, aynı zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan en az üçüne katkı sunmak zorunda olacak. Yani sosyal, ekonomik ve çevresel fayda birlikte aranacak.
Sonuç olarak, Karbon Kredilendirme ve Denkleştirme Yönetmeliği; Türkiye’nin karbon yönetimini sadece bir çevre politikası olmaktan çıkarıp, ekonomik ve stratejik bir zemine taşıyor. Bu, sadece bir yönetmelik değil; Türkiye'nin yeşil büyüme vizyonunun temel taşlarından biri.