Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Elif Rabia Gürbüz / Çevre Yüksek Mühendisi

 

2053 Net Sıfır vizyonu doğrultusunda; emisyon ticaret sistemi, yerel iklim eylem planları, adil geçiş ve yeşil finansmanla Türkiye’nin rekabet gücünü ve yaşam kalitesini birlikte yükselten çerçeve.

 

 

Neden İklim Kanunu ?

İklim kanunu’nun amacı; Yeşil büyüme vizyonu ve 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, iklim değişikliğiyle mücadele etmektir.

Peki bu ne demek?

Yani artık Türkiye, hem ekonomik büyümeyi sürdürecek, hem de doğayı koruyarak büyüyecek.

Fabrikalardan çıkan zararlı gazların azaltılması, enerji üretiminde temiz kaynaklara geçilmesi, kuraklık ve sel gibi afetlere karşı hazırlıklı olunması gibi birçok konuda artık ortak bir yol haritamız var.

Ayrıca bu kanun; iklim değişikliğiyle mücadelede atılacak adımları belirlemekle birlikte, bu mücadeleyi nasıl yürüteceğimizi de ortaya koyar. Sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum sağlanması, bu alandaki planlama ve uygulamaların nasıl yapılacağı, kullanılacak finansal kaynaklar, izin ve denetim süreçleri ile tüm bu çalışmaların yasal ve kurumsal çerçevede nasıl yürütüleceği bu kanunun kapsamını oluşturuyor.

Bu kanunla birlikte iklim değişikliğiyle mücadelede herkesin katkısı daha anlamlı ve görünür hale geliyor.

 

2053 Net Sıfır Vizyonu

 

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde belirlenen 2053 Net Sıfır hedefi, yalnızca “emisyon azaltımı” değildir. Net sıfır, azaltılamayan emisyonların doğanın yutak alanları (ormanlar, sulak alanlar, toprak) ve gelişen teknolojilerle dengelenmesi anlamına gelir. Bu vizyon; ihracatı, teknolojik dönüşümü, istihdamı ve enerji güvenliğini güçlendirir.

2053 Net Sıfır: Temiz Üretimle Güçlü Türkiye..”

Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): Karbonu Akıllıca Azaltmak

Avrupa Birliği, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren, 6 sektörde (demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen) birlik içine ithal edilecek tüm ürünlerin karbon ayak izinin ölçülmesini şart koşuyor. Eğer bu karbon ülke içinde fiyatlandırılmıyor ve vergisi verilmiyorsa çevreye salınan her bir ton başına AB sınırında karbon vergisi alınması gerekiyor.

Türkiye, bu düzenlemeye uyum sağlamak için Emisyon Ticaret Sistemi’ni (ETS) kurmak zorundaydı. Bu 6 sektördeki üretimin karbon emisyonu ülke içinde ölçülür, raporlanır, denetlenir ve vergisi ödenirse, ihracatçılarımız AB sınırından ürünlerini problemsiz geçirebilecek. Aksi halde, AB’ye ihraç edilen ürünlerin üretiminden açığa çıkan karbon ton başına AB’ye vergi ödenecek.

Türkiye’nin ihracatının yaklaşık %40’ı AB’ye yapılıyor. Dolayısıyla, Türkiye’de ETS’nin kurulması AB pazarında rekabet dezavantajı yaşamamak için hayati önem arz ediyor.

AB ile Ticaret ve SKDM: Üretimde Yeni Standart

Bu sistem Avrupa Birliği’nin uygulamasıdır ve Türkiye’den AB’ye ihracat yapan firmaları etkiler. 

Avrupa diyor ki:

“Sen bana bir ürün satacaksan, bu ürünü üretirken ne kadar karbon saldığını bilmek isterim.”

“Eğer üretimin çevreyi çok kirlettirse, sınırda sana ek vergi uygularım.”

İşte bunu engellemek için SKDM devreye giriyor. Avrupa’ya ihracat yapan firmaların “çevreyi ne kadar kirlettiğine” bakılıyor. Kirleten, kapıda vergi ödüyor.

Avrupa şunu söylüyor:

“Kendi ETS sistemini kurarsan, biz de seni eşdeğer sayarız. O zaman SKDM vergisi ödemezsin.”

Yani Türkiye ETS sistemini kurarak SKDM yükünden kurtulabilir.

 

Yeşil Finansman ve Türkiye Yeşil Taksonomisi: Yatırıma Netlik

Türkiye'nin net sıfır hedefi için yeni taksonomi şart

Yeşil Taksonomi, hangi yatırımların çevresel açıdan sürdürülebilir olduğunu belirlemek için oluşturulan bir sınıflandırma sistemidir. Amaç, yatırımcıların, bankaların ve finans kuruluşlarının “gerçekten çevreci” projelere yönlendirilmesini sağlamaktır.

İklim Kanunu ile Türkiye kendi ulusal yeşil taksonomi sistemini kuruyor. Böylece Türkiye'de yatırım yapan yerli ve yabancı finans aktörleri, hangi projelerin iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağladığını net biçimde görebilecek.

Bu sistemle, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, sürdürülebilir ulaşım, doğa temelli çözümler, atık geri dönüşümü gibi faaliyetler öncelikli olarak tanımlanacak. Çevreye zarar veren yatırımlara kaynak aktarımı azalırken, yeşil projeler öne çıkacak.

Yerel Düzeyde İklim Planlaması ( İl Koordinasyon Kurulları)

Her ilin iklim sorunları farklı. Bir yerde sel, başka bir yerde kuraklık, bir diğerinde hava kirliliği öne çıkıyor.

İklim Kanunu bu yüzden “her il kendi iklim planını yapsın” diyor.

Bu kapsamda her ilde, vali başkanlığında bir İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak. Kurulda belediyeler, kamu kurumları, varsa üniversiteler ve diğer yerel paydaşlar yer alacak. Kurulun amacı, şehrin iklim risklerini belirlemek ve buna uygun strateji ve eylem planlarını hazırlamak.

Sel riski varsa altyapı güçlendirilecek, kuraklık varsa akıllı sulama gibi önlemler alınacak.

Sekretarya görevini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı il müdürlükleri yürütecek. Kurulun çalışma usulleri Bakanlık tarafından belirlenecek.

Bu sistem sayesinde her şehir iklim değişikliğine karşı kendi yol haritasını çizecek, riskler önceden belirlenip zamanında müdahale edilecek.

Dezenformasyon 

İklim Kanunu yürürlüğe girdikten sonra, kanunun tam metnini okumadan veya yanlış bilgiye dayalı yorumlarla dezenformasyon süreci başladı.

Net sıfır emisyon denilerek hiçbir şekilde emisyon üretimi olmayacak.

Net Sıfır Emisyon hedefinin anlamı iddia edildiği gibi hiç emisyon olmayacak, üretim engellenecek demek değildir. Sera gazı emisyon üretiminin olmaması mümkün değildir. Net Sıfır Emisyon hedefi; özellikle sanayi ve enerjiden kaynaklı seragazı emisyonlarının yeni teknolojilerle ve yeşil alanlarla dengelenmesidir.

Tarım yasaklanacak, istenilen ürün ekilmeyecek, meyve ağaçlarına el konulacak, hayvancılık yapılmayacak.

Kanundaki tek amaç; değişen iklim şartları nedeniyle kuraklık ve afetlere karşı tarımı, hayvancılığı ve doğal kaynakları korumak ve gıda ve su arz güvenliğini sağlamaktır. Kanun strateji belgelerine atıf yaparak faaliyetleri belirlemektedir.

Azaltım strateji belgesinde örnek eylem:

 

  • İyi Tarım Uygulamalarının (İTU) ve organik tarımın yaygınlaştırılması için bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması,
  • Mera alanlarının ıslah edilmesi sayesinde hem toprak karbon stoğu artırılacak hem de hayvancılık güçlendirilecek, meralara yönelik yönetim planları geliştirilmesi ve uygulanması amaçlanmaktadır.

Maddelerde ve eylem planlarında da görüldüğü üzere, tarım, su, gıda bir güvenlik meselesi olarak öngörülmüş söylenenlerin aksine tamamen korumaya yönelik ifadeler yer almaktadır.

Karbon vergisi uygulaması olacak ve yük vatandaşa bindirilecek.

Kanunda, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefimiz ve yeşil büyüme vizyonumuzun en önemli araçlardan biri olan ve sektörlerimizin rekabet gücünü artıracak Emisyon Ticaret Sistemi düzenlenmekte ve ülkemizde ilk defa uygulanmaya başlayacak olan bu sistemin ana hatlarına yer verilmektedir. Bu kapsamda Kanunda Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması kapsamı sadece enerji yoğun üretim tesisleridir. Bireylerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Kanunda karbon vergisine yönelik hiçbir hüküm bulunmamaktadır.

SONUÇ;

İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde attığı tarihi ve stratejik bir adımdır. Bu kanunla birlikte 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda yol haritamız netleşmiş, sanayi, enerji, tarım ve ulaşım gibi tüm sektörlerde yeşil dönüşüm süreci başlamıştır. Afet risklerini azaltmak, doğal kaynaklarımızı korumak ve şehirlerimizi iklim krizine karşı dirençli hale getirmek için güçlü bir hukuki çerçeve oluşturulmuştur. Uluslararası ticarette ise özellikle Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizde rekabet gücümüz korunmuş ve ihracatçılarımızın önündeki engeller kaldırılmıştır.

Bu kanun sadece çevreyi korumakla sınırlı değildir; aynı zamanda ekonomimizi güçlendirecek, halkımızın yaşam kalitesini yükseltecek ve çocuklarımıza daha yaşanabilir bir gelecek bırakmamızı sağlayacak bir dönüşüm projesidir. Devlet kurumlarından sanayiye, çiftçiden tüketiciye kadar her birey ve kuruluş bu sürecin aktif bir parçası olmalıdır.

Unutmayalım, iklim değişikliğine karşı mücadele, geleceğimize sahip çıkmaktır.

 

 


İklim Kanunu: Türkiye’nin Yeşil Dönüşümünün Ana Çerçevesi

Türkiye, 2053 Net Sıfır vizyonu ile düşük karbonlu ekonomiye geçişi hızlandırırken; emisyon ticaretinden yerel iklim eylemlerine, adil dönüşümden yeşil finansmana uzanan bütüncül politikalarla hem sürdürülebilir kalkınmayı hem de toplumsal refahı güçlendiriyor.

22.08.2025 14:55:00

artı5tv youtube reklamı