İnsan neye niyet ederse, yolu oraya akar. Kimisi iyilikle yola çıkar; kimisi planla, hesapla. Kimi yüreğinden kopan samimi bir duanın peşinden giderken, kimisi yalnızca maddi kazancın peşindedir. Oysa hayat, öyle bir terazidir ki kimseye haksızlık yapmaz. Çünkü herkes, kalbinin ektiğini biçer; niyetinin karşılığını alır.
Gün gelir, sabrımızla tartılırız. Başka bir gün sevgimizle, merhametimizle... Ama en çok da içimizde taşıdığımız niyetlerle sınanırız. Dışarıdan bakıldığında herkes aynı yolda yürür gibi görünse de, bizi asıl farklı kılan o görünmeyen “neden”lerdir. Kalbimizde ne taşıyorsak, sonunda onunla karşılaşırız.
Bu konuyla ilgili hatırıma gelen bir hadis-i şerif, meseleyi tüm açıklığıyla özetliyor:
“Ameller niyetlere göredir.”
Yani bir davranış dışarıdan ne kadar büyük ya da güzel görünürse görünsün, Allah katında onun değeri ancak niyetine göredir. Aynı işi biri samimi bir kalple yaparsa sevap kazanır; diğeri gösteriş veya menfaat için yaparsa, o amel değerini yitirir. Bu yüzden niyet, amel kadar önemlidir. Çünkü niyet, kalbin aynasıdır.
İnsanoğlunun hayatını anlamlandırması gereken yer tam da burasıdır: İyiliği karşılık beklemeden yapabilmek. Zira karşılıksız yapılan iyilik, bir gün mutlaka güzellik olarak döner insana. Bazen beklemediğiniz bir anda bir kapı olur açılır, bazen de hiç tanımadığınız bir insan olur gelir hayatınıza huzur katar. Ama kötülükle, art niyetle yapılan her şey de mutlaka sahibine döner. Belki hemen değil, belki zamanla… Ama mutlaka döner. Çünkü Allah'ın adaleti gecikir ama şaşmaz.
Hayat bazen adaletsiz görünür insana. “Ben iyi niyetliyim ama hep üzülen ben oluyorum,” dedirtir. Oysa fark etmeden ektiğiniz iyilik tohumları, bir gün mutlaka yeşerir. Önemli olan, toprağa ne ektiğimizdir. Sevgi mi, kibir mi? Merhamet mi, menfaat mi? Çünkü ne ekersek, onu biçeriz.
Hayat, bize sandığımızdan daha çok bizi anlatır.
Ne verdiğimizi…
Ne beklediğimizi…
Ve aslında kim olduğumuzu…
Bu yüzden kalbinizi temiz tutun, niyetinizi iyiye kurun. Çünkü sonunda herkes, niyeti kadar kalbinin ekmeğini yer.
Ve bu dünyanın her şeye rağmen hâlâ ayakta kalabilmesi, iyi kalmayı seçen kalplerin varlığıyladır.
Kötülüklerin çoğaldığı, niyetlerin karardığı bir zamanda; iyi, dürüst ve güzel kalanlardan olmak dileğiyle…
Hoşça kalın. İyi kalın…