Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Salih Altınışık

Bu topraklarda yıllardır dimdik duran, gece gündüz milletinin menfaati için mücadele eden bir irade var. O irade, dış baskılara, küresel kumpaslara, ekonomik kuşatmalara rağmen geri adım atmadı.

Ancak bugün o dirayetli yürüyüşün çevresinde, giderek büyüyen bir yorgunluk ve yozlaşma halkası gözlemleniyor.

Bir dava, liderinin samimiyetinden değil; o liderin etrafındaki kadroların ahlakından yara alır.

Bugün ne yazık ki, devletin vakarını temsil etmesi gereken bazı makamlar, kişisel ihtirasların sahnesine dönüşmüş durumda.
Bir zamanlar milletin umudu olan yapıların, bugün halka tepeden bakan, “hizmet” yerine “gösteriş” yarışına giren bir anlayışa teslim olduğu görülüyor.

Oysa halkın yüreğinde karşılık bulan şey, büyük nutuklar değil; samimi adımlar, adil davranışlardır.

Milletin gönlünde yer eden yöneticiler, unvanlarıyla değil; adaletleriyle, tevazularıyla hatırlanır.

Adaletin terazisi şaştığında, sadece hukuk değil; devletin ruhu, toplumun inancı ve iktisadın dengesi de sarsılır.

Bugün sokaktaki esnafın, sanayicinin, memurun ya da emeklinin dilinden dökülen “Artık kimseye güven kalmadı” sözü, sadece ekonomik sıkıntının değil; ahlaki erozyonun en somut göstergesidir.

Bu toplum, zorluklara alışkındır; ama adaletsizliğe asla alışmaz.
Çünkü bu milletin genetik hafızasında “adalet mülkün temelidir” sözü, hâlâ dipdiri durmaktadır.

Ne var ki, bürokrasinin bazı katmanlarında yıllar içinde yerleşen kibir, millete olan mesafeyi derinleştirmiştir.

Hizmet makamları, milletin içinde olmak yerine, koridorlarda, protokollerde, lüks araçların arkasında kaybolmuştur.

Oysa millet, lüksü değil, tevazuyu sever.
Bir liderin mütevazı yürüyüşü, halkın gözünde hâlâ umudun sembolüyken; bazı çevrelerin gösteriş tutkusu, o umudu zedeleyen en büyük engeldir.

Asıl mesele bir iktidarın yorgunluğu değil; bir zihniyetin kirlenmesidir.
Milletin güvenini yıkan şey, değişen isimler değil, değişmeyen kibirlerdir.
Gerçek sadakat, yanlışa sessiz kalmak değil; emanete sahip çıkma cesaretidir.

Bir dava, lidere övgüyle değil; hakikate sadakatle yaşatılır.

Bugün bu ülkenin ihtiyacı, yeni bir lider değil; o liderin yükünü hafifletecek ahlaklı bir kadro, adil bir sistem ve yeniden dirilmiş bir vicdan bilincidir.
Zirvede hâlâ güçlü bir irade var, evet.
Ama o iradenin çevresine çöreklenen menfaat zincirleri, bu ülkenin geleceğine en büyük tehdidi oluşturuyor.

Bu millet, liderini sever; fakat o sevgiyi sömüren değil, o sevdayı taşıyan kadroları özlüyor.

Güç, sadece zirvede değil; aşağıda, halkın vicdanında kök saldığında kalıcı olur.
Yoksa en sağlam gemi bile, suyu yukarıdan değil, alttan alırsa batar.

Bugün, hem devleti yönetenlere hem de milletin her ferdine düşen görev açıktır: Kendimize gelmek.
Zira devlet, ancak ahlakla ayakta kalır; siyaset, ancak adaletle anlam bulur.

Unutulmamalı; devleti sarsan fırtına tepeden esmez, tabandan kopar.
Ve eğer bu millet yeniden dirilecekse, o diriliş; makam odalarında değil, vicdanlarda başlayacaktır.


Yorum Yazın

Güç Yetmiyor, Ahlak Gidiyor!

Bir liderin büyüklüğü, çevresindeki kadroların temizliğiyle değil, milletiyle kurduğu gönül bağıyla ölçülür.

11.11.2025 13:21:00

artı5tv youtube reklamı