Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Bülent Sarıdiken

Bu memlekette bazı alışkanlıklar var ki, her dönem makamları, insanları ve kurumları çürütüp duruyor. Bizim camianın en büyük hastalığı da aynı: On dakikada adam harcamak! Üstelik bu işi öyle bir maharetle yapıyoruz ki, sonunda kendi insanımızı kendi elimizle yok ediyoruz; sonra dönüp şaşkın şaşkın “Devlet neden bu kadar FETÖ’cü ve hırsız kaynıyor?” diye soruyoruz.

Yıllarca muhafazakâr bir camianın genel yayın yönetmenliğini yapmış bir gazeteci olarak söylüyorum: Ben bu tartışmalara dürbünün tersinden bakanlardan değilim. 

At yarışı seyreder gibi yargılayanlardan da değilim. Bu mesele, birilerini korumak ya da birilerini hedef göstermek değil; kendi kendimizi tüketme alışkanlığının ortaya saçılmış en net fotoğrafıdır.

Bugün gündemde olan Yargıtay 11. Daire Başkanı’nı tanımam. Hayatımın hiçbir döneminde kendisiyle bir temasım olmadı. Ama şunu herkes gibi ben de görüyorum: Hukuk camiası içinde “FETÖ’cüdür” diyen tek bir kişi bile çıkmadı. Buna rağmen muhafazakâr medyanın bir kısmı öyle bir iştahla saldırıyor ki, neredeyse savunmasız birini darağacına çekip sonra da “Biz sadece eleştirdik” demeye hazırlanıyorlar.

TARİHİ ŞEKİLLENDİREN SÖYLEDİKLERİMİZ DEĞİL YAPTIKLARIMIZDIR.
Tarih, sadece kahramanlıkları değil, aynı zamanda kendi evlatlarını yiyen toplumları da yazdı.

Bir zamanlar Osmanlı’nın en büyük zaaflarından biri olan “jurnalcilik” yüzünden nice devlet adamının başı gitti. Kiminin malları müsadere edildi, kimisi iftirayla idam sehpasına çıktı.
Saray çevresinde başlayan o küçük dedikodular, imparatorluğun çöküş döneminin fitilini ateşledi.


İşte bugün yaşadığımız şeyin modern versiyonu tam olarak budur.

Birilerini FETÖ’cü yaftasıyla köşeye sıkıştırmak, Osmanlı’nın “padişaha jurnal” döneminden çok da farklı değil. Aradaki tek fark, bugün sosyal medya ve gazete manşetlerinin o dönemin muhbirlerinin yerini almasıdır.

MANŞET MAHKEMELERİ ADALETİN EN BÜYÜK DÜŞMANIDIR
Adalet Bakanlığı’nda, yargıda, bürokraside veya başka bir makamda bir sorun mu var?
Normal olan şudur:
Soruşturulur, araştırılır, bilgi istenir, adalet işletilir.


Bizde ne oluyor?


Bir gece ansızın atılan manşetlerle insanlar infaz ediliyor.


Sanki amaç adaleti sağlamak değil, “ayar vermek”…

Sonuç?

 Kendi insanlarımızı kendi elimizle bitiriyoruz. Yer açılan boşlukları ise kim dolduruyor?
Bürokrasiyi çökmeye hazır yapılar, örgütler, klikler…

Sonra dönüp diyoruz ki:
“Devlette FETÖ niye bitmedi?”


Nasıl bitsin!


 Biz temiz adamı harcarken, kirli adam yerini sağlamlaştırıyor.

“FETÖ’CÜ!” DEMEK ARTIK BİR SİLAH HALİNE GELDİ

Bir dönem FETÖ’nün yaptığı kötülükleri hep birlikte yaşadık. Ama bugün geldiğimiz noktada “FETÖ” kelimesi, adalet sağlamak için değil, istediğini tasfiye etmek isteyenlerin elindeki bir sopa hâline döndü.

Kritik bir karar mı verildi?


İşte hazır manşet: “FETÖ’cü!”


Bir bürokrat birine istediği imzayı atmadı mı?


Hazır yafta: “FETÖ’cü!”


Bir gazeteci belli bir gruba yaranmadı mı?


Hemen mühür: “FETÖ’cü!”

Bugün muhafazakâr medyada yazan herkes dört dörtlük mü?


Elbette hayır.


İçinde FETÖ üyesi olmayabilir ama FETÖ taktikleriyle çalışan, FETÖ’nün yöntemleriyle hesap kesen insan yok mu?
Var. Hem de tahmin ettiğinizden çok daha fazla.

KENDİMİZE KIYMAKTAN NE ZAMAN VAZGEÇECEĞİZ?

Biz kendi insanımıza sahip çıkmadığımız sürece, devletin köşe taşlarını emin insanlarla dolduramayız.

Bugün kuru gürültüyle, araştırmadan, anlamadan insan harcamaya devam edersek, yarın yine “Bu kurumlar neden çürüdü?” diye sorarız.

Bu bir köşe yazısı değil, bir feryat.
Bir camianın kendi evlatlarını tüketme alışkanlığına isyan.
Ve en önemlisi, tarihin bize defalarca söylediği bir gerçeğin hatırlatılması:


Bir millet, düşmana yenilmez.
Ama kendi kendine savaş açarsa, işte o zaman çöker.

Bugün düşmanımız dışarıda değil;
Kendi insanını on dakikada yiyip bitiren bu zihniyetin ta kendisidir.

 


Yorum Yazın

FETÖ’cü diye diye FETÖ’cüler adam oldu!

Bu memlekette bazı alışkanlıklar var ki, her dönem makamları, insanları ve kurumları çürütüp duruyor.

14.11.2025 20:23:00

artı5tv youtube reklamı