Ne bir temenni, ne de bir yumuşama çağrısıdır bu. Bu söz, siyasetin değil devletin tonunu ayarlayan bir çıkıştır.
Devletin nerede durduğunu, neyi ne zaman yapacağını, kiminle hangi mesafede kalacağını hatırlatan bir uyarıdır. Bahçeli’nin sözünü çözmek için onu siyasetin sıradan cümleleriyle okumak yetmez.
Bu söz, bir mahkeme kararı kadar soğuk, bir strateji belgesi kadar derindir. Çünkü Bahçeli, yıllardır aynı şeyi yapar: Devletin refleksini siyasetin diliyle tarif etmek.
“Demirtaş’ın tahliyesi hayırlı olur” derken aslında şunu söylüyor:
“Bu mesele artık siyasetin değil, devlet aklının konusudur. Devlet isterse olur, istemezse kimse değiştiremez.”
Bu çıkış, bir yönüyle Cumhur İttifakı’na da içeriden verilen bir mesajdır. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan son dönemde “normalleşme” ve “yumuşama” vurgusu yaparken Bahçeli, bu sözle ittifakın elini rahatlatıyor.
“Evet, devlet büyüktür. Gerektiğinde yumuşar ama çizgisini bozmaz” diyor.
 
Yani MHP bu denklemin frenidir ama aynı zamanda da denge unsurudur. Bahçeli, “Biz sertlikte ısrarcı değiliz, ama yumuşamanın dozunu da biz ayarlarız” demiş oluyor.
Bu cümle aynı zamanda muhalefete de bir mesajdır. Yıllardır “Bahçeli sert, Erdoğan yumuşayamıyor” diyenlere karşı bir siyasal zeka hamlesidir bu. Bahçeli bir kez daha oyunun kurallarını hatırlatıyor:
“Devletle yarışılmaz. Devletin tavrı sadece yumuşak ya da sert değildir; o tavır zamanlamadır.”
Kürt seçmeni açısından bu çıkış, doğrudan sempati değil ama bir “sayfa değişimi” hissi oluşturur. Devletin ceza ve öfke dili yerine, güven ve özgüven diliyle konuşmaya başladığını gösterir.
MHP tabanı ise bu sözleri bir zayıflık olarak değil, liderlerinin “soğukkanlı devlet bilinci” olarak okur. Çünkü Bahçeli’nin her çıkışı, tabanı için bir “devlet cümlesi”dir. Asla bir duygusal refleks değil.
Bugün siyasette gerilimin değil, kontrolün kıymetli olduğu bir döneme giriliyor. Bahçeli’nin bu sözü, aslında devletin kendi sesidir.
Bu ses, artık bağırmıyor, ama hâlâ net:
“Biz istersek yumuşarız, istersek sertleşiriz. Her ikisi de devlet için, millet için.”
O yüzden bu cümle, bir tahliye tartışmasından çok daha fazlasıdır. Bu, devletin kendine güvenidir.
 
Bu, siyasetin gürültüsü içinde duyulan en sakin ama en güçlü sestir.
Ve o ses diyor ki:
“Devlet konuştu. Konuştuğu yerde siyaset susar, tarih not alır.”