Aydoğan Yüce

Dünya, pandeminin ve iklim krizinin açtığı yaraları sarmaya çalışırken, bir ülke sessizce kendi cephesini kuruyor: Çin.
Son beş yıldır, neredeyse fark edilmeden yürüttüğü bir stratejiyle, dünyanın tahıl, mısır, pirinç ve buğday stoklarının yarısından fazlasını kendi kasalarına topladı.

Bu veri, sadece bir ticaret haberi değil.
 Bu, gıda üzerinden kurulan yeni bir küresel hegemonya oyununun ilk adımı.

Dünyanın Sofrasını Sessizce Toplamak

ABD Tarım Bakanlığı (USDA) ve Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) raporlarına göre, 2024 itibarıyla Çin:

  • Dünya mısır stoklarının %65’ini,
     
  • Dünya pirinç stoklarının %60’ını,
     
  • Dünya buğday stoklarının %51’ini elinde tutuyor.

     Üstelik bu stoklar yalnızca Çin’in iç tüketimini karşılamak için fazla fazla hazırlanıyor.
     Çin’in elindeki rezerv, kendi halkını 1 yıldan fazla hiçbir ithalat yapmadan besleyebilecek kapasitede.

Dünya ekonomisi pandeminin ardından toparlanmaya çalışırken, Çin bu stok hareketlerini o kadar dikkatli yürüttü ki, birçok ülke gerçek durumu ancak fiyatlar yükselmeye başlayınca fark etti.

Neden Bu Kadar Çok?

Çin'in bu sessiz biriktirme planının arkasında birkaç temel kaygı var:

  • İklim değişikliği: Kuraklık ve sellerin tarımı tehdit edeceğini biliyorlar.
     
  • Jeopolitik belirsizlikler: ABD ile artan gerginlikler ve Tayvan senaryoları.
     
  • Küresel enflasyon dalgası: Kendi gıda fiyatlarını kontrol altında tutmak istiyorlar.
     
  • Tedarik zinciri krizleri: Pandemide yaşanan aksamalardan ağır ders çıkardılar.

     Ama asıl soru şu:
     Sadece kendilerini korumak mı istiyorlar, yoksa bir küresel gıda kartı mı oluşturuyorlar?

Gıda Biriktirmek Ekonomik Silah mı Olur?

ABD'li uzmanlara göre Çin’in bu hamlesi, sadece kendi güvenliğini sağlama amacı taşımıyor.
 Aynı zamanda fiyat kontrolü ve arz manipülasyonu gibi etkiler yaratacak kadar büyük.

Örneğin:

  • Küresel tahıl fiyatları yükseldiğinde, Çin elindeki stoklarla pazarı yönlendirebilir.
     
  • Zor durumda kalan ülkeler, Çin'le daha fazla diplomatik taviz karşılığında gıda alımı yapmak zorunda kalabilir.
     
  • Afrika ve Asya'daki yoksul ülkeler, Çin’in "yardım" paketlerine bağımlı hale getirilebilir.

     Bu, klasik bir ekonomik savaş modeli:
     Ekmekle gelen nüfuz.

Petrol savaşlarının çağında büyüyen dünya, şimdi belki de ilk kez gıda savaşlarının eşiğinde.

Peki Dünya Uyuyor mu?

Hayır.
 ABD, AB ve Japonya'da son aylarda yayımlanan strateji belgelerinde "gıda güvenliği" artık ulusal güvenlik doktrini kapsamına alındı.

Avrupa Komisyonu ise 2024 başında gizli bir raporda, "küresel gıda arzında Çin etkisinin yaratacağı yapısal dalgalanmalara" dikkat çekti.
Fakat alınan önlemler henüz çok zayıf.

Çin çoktan pozisyonunu aldı.
 Dünya ise hâlâ hamle sırasını bekliyor gibi.

Hikâyenin Başlangıcı

Bir zamanlar savaşlar, topraklar için yapılırdı.
Sonra petrol geldi, kanla yazılan enerji savaşları başladı.
 Şimdi ise sofralardaki bir pirinç tanesi, geleceğin en stratejik silahına dönüşüyor.

Ve bu yeni savaşın perdesi, Çin’in dev gıda rezervlerinde çoktan aralandı.

Peki, Çin, gerçekten sadece kendini mi koruyor?
Yoksa dünyayı sessiz bir açlık kıskacına mı sürüklüyor?

Bu sorunun cevabını bulmak için, şimdi perdeyi biraz daha aralayıp, ABD ve Avrupa'nın yükselen endişelerine bakacağız...

(Devam edecek: 2. Bölüm - Gıda Savaşları Başlıyor mu? ABD ve AB'nin Endişeleri)


ÇİN'İN GİZLİ GIDA SAVAŞI - 1. BÖLÜM

Sessiz biriktirme; Çin'in dev gıda stoku planı, gözle görülmeyen bir savaş başladı. Ne kurşunlar sıkılıyor, ne tanklar yürüyor.Ama sonuçları, bir ordunun işgalinden bile yıkıcı olabilir.

16.07.2025 22:57:00