Lübnan ve Irak’tan peş peşe gelen açıklamalar, bölgedeki devlet dışı silahlı yapıların geleceğini doğrudan etkileyecek nitelikte. İki ülkede de ortak mesaj net: Silah yalnızca devletin elinde olacak.
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, başkent Beyrut’taki konutunda Ateşkesi Denetleme Komitesi Lübnan Müzakere Heyeti Başkanı Büyükelçi Simon Kerem ile yaptığı görüşmede, ülke güvenliği açısından tarihi önemde açıklamalarda bulundu.
Selam, silahların devlet tekelinde toplanmasına yönelik planın ilk aşamasının tamamlanmak üzere olduğunu, gözlerin artık ikinci aşamaya çevrildiğini duyurdu. Bu açıklama, Lübnan’da uzun süredir tartışılan silahsızlandırma sürecinde yeni bir dönemin kapısını araladı.
Başbakan Selam, planın ilk aşaması kapsamında Litani Nehri’nin güneyinde yürütülen silah toplama sürecinin sayılı günler içinde tamamlanacağını ifade etti. Bu gelişmenin ardından Lübnan ordusunun, hükümetin verdiği yetkiyle hazırladığı kapsamlı güvenlik planı doğrultusunda ikinci aşamaya geçmeye hazır olduğu vurgulandı.
Selam ayrıca, ordunun bu süreci başarıyla yürütebilmesi için siyasi, lojistik ve uluslararası desteğin hayati önemde olduğunu özellikle dile getirdi.
Hatırlanacağı üzere Lübnan Bakanlar Kurulu, 5 Ağustos’ta yaptığı toplantıda, silahların devlet tekelinde toplanması konusunda orduya resmi görev vermişti. Eylül ayında ise ordunun hazırladığı beş aşamalı yol haritası hükümet tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.
Planın ilk maddesi, yıl sonuna kadar Litani Nehri’nin güneyindeki tüm silahların toplanmasını öngörüyor. Ancak süreç, sahadaki gerçeklerle her geçen gün daha da karmaşık bir hâl alıyor.
Lübnan’daki en büyük soru işareti ise Hizbullah. Şii hareket, bugüne kadar yaptığı birçok açıklamada silahlarını teslim etmeyeceğini açıkça ilan etti. Bu tutum, hükümetin kararlılığı ile sahadaki güç dengeleri arasında ciddi bir gerilim yaratıyor.
Uzmanlara göre önümüzdeki süreç, Lübnan devlet otoritesinin sınırlarını ve ordunun caydırıcılığını doğrudan test edecek.
Lübnan’daki gelişmeler sürerken, Irak’tan gelen açıklamalar bölgeyi daha da şaşırttı. İran’a yakınlığıyla bilinen bazı Şii silahlı gruplar, kamuoyuna açık şekilde “yasa dışı silahların devlet elinde toplanması” çağrısında bulundu.
Şii milis yapılanmalarından İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi, yaptığı açıklamada güçlü bir devlet yapısının ancak anayasal ve yasal otoriteye tam bağlılıkla mümkün olabileceğini vurguladı.
Zeydi, “Devletin birliği ve egemenliği, silahın yalnızca resmi kurumların elinde olmasını gerektirir” sözleriyle dikkat çekti. Bu açıklamanın ardından benzer mesajlar Irak siyasetinin farklı kanatlarından da gelmeye başladı.
Irak Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim, silah meselesinin ülkenin geleceği açısından belirleyici olduğunu belirterek, yeni hükümetin bir an önce kurulması gerektiğini söyledi.
Hekim’in şu sözleri ise gündeme damga vurdu:
“Devlet bir slogan değildir; silahın yalnızca onun elinde olmasıdır.”
Bu yaklaşımın hem anayasal çerçeveye hem de dini mercilerin çağrılarına uygun olduğunu ifade etti.
Asaib Ehlilhak lideri Kays el-Hazali de, hükümetin silahların devlet tekeline alınması yönündeki taleplerine destek verdiğini açıkladı. Benzer şekilde Ensarullah el-Evfiya lideri Haydar el-Garravi, tüm tarafların artık “devlet mantığıyla hareket etmesi” gerektiğini vurguladı.
Garravi, güvenlik kararlarında birlik sağlanması için silahların başkomutanlık, savunma ve içişleri bakanlıkları ile tüm resmi güvenlik kurumları bünyesinde toplanmasının şart olduğunu dile getirdi.
ABD yönetimi de Irak’ta İran destekli milis yapıların elindeki silahların devlet kontrolüne alınması gerektiğini uzun süredir savunuyor. Son açıklamaların, bölgesel ve uluslararası baskının bir sonucu olduğu yorumları yapılıyor.
Lübnan ve Irak’ta eş zamanlı yükselen bu söylem, Ortadoğu’da devlet otoritesinin yeniden inşası açısından tarihi bir sürecin başlangıcı olarak görülüyor. Ancak sahadaki silahlı gerçeklikler, bu hedefin ne kadar uygulanabilir olacağı sorusunu da beraberinde getiriyor.
Önümüzdeki günler, silahların mı yoksa siyasetin mi konuşacağı sorusuna net bir yanıt verecek.