Yıldız, mevcut infaz kanununun “yamalı bohçaya” döndüğünü belirterek, “Toplumu kucaklayan, adaletli ve sade bir düzenleme yapmalıyız” dedi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndaki MHP’li vekillerle çekilen bir fotoğrafını paylaşan Yıldız, “Önümüzdeki günlerde en çok duyacağımız kelime infaz ve infaz hukuku olacaktır” ifadelerini kullandı.
Yıldız, infaz sistemindeki karmaşaya dikkat çekerek şunları söyledi:
“Hem uygulayıcıların hem de hükümlülerin kolayca anlayabileceği, sade ve anlaşılır, cezanın ıslah edici fonksiyonlarını gözeten, infaz eşitliğini ve adaletini sağlayacak bir infaz kanunu yapmalıyız. Sonradan değişiklik gerektirmeyecek bir düzenleme şarttır.”
Türkiye’de hükümlü ve tutuklu sayısının 420 bini aştığını hatırlatan Yıldız, tutuklamanın geçici bir tedbir olduğunu, masumiyet karinesini ortadan kaldırmaması gerektiğini vurguladı. “Tutuklama ağır bir tedbir olsa da orantılı olmalı, geçiciliği unutulmamalıdır” dedi.
Yıldız, 31 Temmuz 2023’te yürürlüğe giren düzenlemenin uygulamada büyük sorunlar doğurduğunu belirterek, “Suç tarihleri aynı olmasına rağmen farklı mahkemelerde farklı tarihlerde verilen kararlar nedeniyle, aynı fiile farklı infaz rejimleri uygulanıyor. Bu, anayasadaki eşitlik ilkesine aykırıdır” ifadelerini kullandı.
Yıldız, dünyadaki uygulamalara da değinerek şunları aktardı:
İngiltere, Finlandiya, İtalya, Polonya: Hapis cezalarının yarısı cezaevinde infaz ediliyor.
Belçika: Bu oran üçte bire kadar düşüyor.
Türkiye: Kural olarak cezaların yarısı cezaevinde çekiliyor; bazı suçlarda ise üçte ikisi veya dörtte üçü.
Yıldız, infaz hukukunun amacının toplumun suçtan korunması ve hükümlülerin yeniden suç işlemelerinin önlenmesi olduğunu vurguladı.
“Dünyada birçok ülkede olduğu gibi, cezaların bir bölümü cezaevinde, kalan kısmı ise topluma uyum sağlamak amacıyla cezaevi dışında infaz edilmeli. Adaletin sağlandığı, güvenin tesis edildiği, karmaşadan uzak bir sistem kurmalıyız.”