İtalyan basını, BAYKAR imzası taşıyan KIZILELMA ve AKINCI’yı mercek altına alırken, Ankara’nın artık yalnızca bir kullanıcı değil; teknoloji üreten, ihraç eden ve pazara yön veren küresel bir aktör hâline geldiğini vurguladı. Yapılan değerlendirmelerde, Türkiye’nin NATO içinde Çin ile doğrudan rekabet edebilen nadir ülkelerden biri konumuna yükseldiği ifade edildi.
Türkiye’nin 2019 yılında S-400 krizi sonrası F-35 programından çıkarılması, savunma sanayisinde yeni bir dönemin fitilini ateşledi. Batılı tedarik zincirlerine bağımlılığın riskleri net biçimde görülürken, Ankara rotayı hızla yerli ve millî teknolojilere çevirdi. İtalyan basınına göre bu zorunlu dönüşüm, bugün Türkiye’yi insansız sistemlerde dünyanın sayılı güçlerinden biri hâline getirdi.
Özellikle insansız hava araçları alanında atılan adımların, klasik ambargo anlayışını ters yüz ettiği vurgulandı. Bir dönem Türkiye’yi sınırlamayı hedefleyen kararların, uzun vadede Ankara’yı teknolojik olarak daha bağımsız ve rekabetçi bir aktöre dönüştürdüğü ifade edildi.
Dünya havacılık tarihinde yeni bir sayfa açan Bayraktar KIZILELMA, İtalyan analizlerinde ayrı bir parantezle ele alındı. İnsansız savaş uçağı konseptinin en somut örneklerinden biri olarak gösterilen KIZILELMA’nın, yalnızca teknik bir platform değil; savaş doktrinlerini dönüştürebilecek stratejik bir hamle olduğu belirtildi.
Ukrayna savaşıyla birlikte hava sahasında insansız sistemlerin belirleyici rolü netleşirken, Türkiye’nin bu alandaki en iddialı cevabının KIZILELMA olduğu ifade edildi. Gelişmiş manevra kabiliyeti, yüksek hız ve ağ merkezli harp yetenekleriyle KIZILELMA’nın, modern hava savunma ve elektronik harp ortamlarına uygun şekilde tasarlandığına dikkat çekildi.
İtalya’nın önde gelen savunma yayınlarından Report Difesa, Bayraktar AKINCI’nın gerçekleştirdiği son canlı atış testlerini yakından takip etti. Haberde, tamamen yerli imkânlarla geliştirilen mühimmatların başarıyla entegre edilmesinin, Türkiye’nin sensör, silah ve yazılım üzerindeki tam kontrolünü gözler önüne serdiği vurgulandı.
Bu gelişmenin, Türkiye’nin yalnızca bir platform üreticisi olmadığını; uçtan uca, bütüncül bir savunma ekosistemi kurduğunu kanıtladığı ifade edildi. AKINCI’nın ulaştığı operasyonel seviye, Ankara’nın uzun vadeli askeri ve endüstriyel vizyonunun somut bir göstergesi olarak yorumlandı.
AKINCI’nın çok yönlü kullanım alanları da İtalyan basınında geniş yer buldu. Yüksek irtifa ve uzun menzil kabiliyetiyle tasarlanan platformun, Suriye’de terör örgütü PKK’ya karşı operasyonlarda aktif rol aldığı; deprem sonrası arama kurtarma faaliyetlerinde de kritik görevler üstlendiği hatırlatıldı.
Bu esneklik sayesinde AKINCI’nın, salt bir askerî araç olmanın ötesine geçerek politik ve stratejik bir sembole dönüştüğü ifade edildi. Türkiye’nin kriz anlarında sahaya hızla inebilen bu kabiliyeti, bölgesel dengeleri etkileyen önemli bir unsur olarak değerlendirildi.
Report Difesa’nın analizinde en dikkat çekici başlıklardan biri, Türkiye’nin küresel dron pazarındaki konumu oldu. Türk İHA’larının Libya, Suriye ve Dağlık Karabağ’da sahadaki dengeleri değiştirdiği; Afrika ve Orta Doğu’da ise hızla artan bir etki alanı oluşturduğu vurgulandı.
Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok ülkeyle yapılan anlaşmaların yalnızca satış değil, teknoloji transferi ve yerel üretimi de kapsadığına dikkat çekildi. Bu yaklaşımın, Türkiye’yi NATO içinde bölgesel pazarda Çin ile rekabet edebilen benzersiz bir aktör hâline getirdiği belirtildi.
İtalyan basınına göre Türkiye’nin başarısının arkasındaki temel unsur, teknolojik bağımsızlığı stratejik bir hedef hâline getirmesi. KIZILELMA ve AKINCI gibi projeler, Ankara’nın savunma sanayisinde dışa bağımlılığı azaltma iradesinin en güçlü sembolleri olarak öne çıkıyor.
Yapılan değerlendirmelerde, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yalnızca kendi güvenliğini tahkim eden bir ülke değil; küresel güvenlik mimarisinde söz sahibi, yön belirleyen bir güç olma yolunda ilerlediği vurgulandı. Ambargolarla durdurulmak istenen Türkiye’nin, bugün ürettiği teknolojiyle dünyayı şaşırttığı yorumları ise manşetlere taşındı.