Tel Aviv yönetimi ve ona bağlı küresel lobiler, yükselen Filistin dayanışmasını bastırmak için eşi benzeri görülmemiş bir dijital ve ideolojik operasyon başlatmaya hazırlanıyor.
Yeni planın merkezinde ise ABD merkezli Evanjelik ağlar, sosyal medya platformları ve dünyanın en prestijli üniversiteleri bulunuyor.
7 Ekim 2023’ten 10 Ekim 2025’e kadar Gazze Şeridi’nde yürütülen ve uluslararası kamuoyunda “soykırım” olarak nitelendirilen saldırıların ardından İsrail, askeri ateşkesin ötesinde çok daha kapsamlı bir stratejiye yöneldi.
Silahlar susmuş olabilir; ancak algı savaşı, baskı ve kontrol mekanizmaları tüm hızıyla devrede. İsrail yönetimi artık yalnızca sahada değil, ekranlarda, kampüslerde ve zihinlerde hâkimiyet kurmayı hedefliyor.
Bu yeni stratejinin en dikkat çekici ayağı, Siyonist çevrelerle ABD’li Evanjelikler arasında genişletilen ittifak. Kendilerini “Hıristiyan Siyonistler” olarak tanımlayan Evanjelikler, İsrail’i yalnızca siyasi değil, teolojik bir zorunluluk olarak destekliyor.
İsrail yanlısı bu çevreler, Evanjelik papazları ve dini liderleri İsrail’de özel programlarla eğitip ardından kendi ülkelerine “elçi” olarak göndermeyi planlıyor.
ABD’de düzenlenen ve ana akım medyada yer verilmeyen “Siyon’un Dostları Elçilik Zirvesi”, bu planların açıkça dile getirildiği toplantılardan biri oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen Evanjelik lider Michael D. Evans, zirvede yaptığı konuşmada şu sözleri kullandı:
“İsrail’in itibarını korumak için dijital bir ordu kuracağız.”
Evans, bu ordunun sosyal medya platformlarında aktif olacağını, İsrail karşıtı paylaşımları anında bastıracağını ve küresel ölçekte bir algı kontrolü sağlayacağını söyledi.
Planın en çarpıcı unsurlarından biri ise 100 bin Hıristiyan elçi yetiştirilmesi hedefi. Bu kişilerin, dünyanın önde gelen üniversitelerinde kullanılan Blackboard gibi dijital eğitim platformları üzerinden ideolojik eğitim alacağı açıklandı.
Harvard, Yale ve benzeri üniversitelerde kullanılan bu sistem aracılığıyla oluşturulacak çevrim içi ağın, akademik müfredatlara ve öğrenci topluluklarına nüfuz etmesi amaçlanıyor.
Siyonist çevreler, yalnızca sosyal medyayla yetinmiyor. Akademi, yeni savaş alanı olarak görülüyor.
ABD Antisemitizmle Mücadele Birimi Başkanı Yehuda Kaploun, Müslüman ülkelerdeki eğitim sistemlerine dair yaptığı açıklamada, “Ders kitaplarını değiştirmeliyiz” ifadelerini kullanarak niyetlerini açıkça ortaya koydu.
Bu açıklamalar, eğitim yoluyla ideolojik mühendislik tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
İsrail yanlısı “StopAntisemitism” adlı yapı, yalnızca takip ve fişlemeyle yetinmiyor. Kurucu Liora Rez, binlerce kişinin ifşa edildiğini, yüzlerce insanın işten çıkarıldığını, okuldan uzaklaştırıldığını veya ülkeden ihraç edildiğini açıkladı.
Bu tablo, dijital linçten kurumsal cezalandırmaya uzanan yeni bir baskı rejimini gözler önüne seriyor.
Siyonist lobilerin hedefinde yalnızca bireyler değil, medya imparatorlukları da var.
ABD’li Yahudi milyarder Larry Ellison ve oğlu David Ellison, CBS’i satın alarak medya dünyasında önemli bir güç elde etti. Kulislere göre sırada TikTok ve Warner Bros gibi devler bulunuyor.
Amaç net: Siyonist anlatıyı küresel ölçekte hâkim kılmak.
İlginç bir çelişki ise teknoloji alanında ortaya çıkıyor. Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinde etkili olan Yahudi sermayesi, kendi inançları söz konusu olduğunda tamamen farklı bir yol izliyor.
Hasidik Yahudiler tarafından kullanılan koşer telefonlar, internetten kameraya kadar pek çok özelliği bilinçli olarak barındırmıyor. Teknolojinin “insan ruhunu kirlettiğine” inanan bu topluluklar, modern dünyayla kontrollü bir kopuşu savunuyor.
1923’ten bu yana faaliyet gösteren OU Kosher, 110 ülkede binlerce tesiste üretim yapıyor. Hasidik aileler, çocuklarını “zararlı içerikten” korumak adına koşer teknolojiyi tercih ediyor.
Ancak aynı çevrelerin, dünyanın geri kalanı için sınırsız dijital etki ve kontrol mekanizmaları kurması, büyük bir çifte standardı da beraberinde getiriyor.
İsrail ve müttefikleri artık tanklarla değil, algoritmalarla, müfredatlarla ve dijital ordularla ilerliyor. Sosyal medya, üniversiteler ve medya organları; yeni kuşatmanın ana hedefleri.
Gazze’de başlayan süreç, şimdi küresel bir dijital ve ideolojik ablukaya dönüşüyor. Ve bu kez cephe, herkesin cebinde ve zihninde.