Ziv’e göre Ankara’nın güçlenen askeri kapasitesi ve Gazze’de üstlenebileceği görev, Tel Aviv için “yol ayrımı değil, kader anı” anlamına geliyor.
Yaklaşan Washington ziyareti, emekli tümgeneral Ziv’e göre Başbakan Binyamin Netanyahu için sıradan bir diplomatik temas olmaktan çok uzak. Ziv, “Netanyahu, Gazze’nin anahtarlarını Türkiye’nin elinden almak için Trump ile görüşecek” diyerek gündemi adeta altüst eden bir iddia ortaya attı.
Ziv’e göre Gazze’nin geleceği konusunda karar anı geldi çattı. Analizinde, “Gazze’de istikrarı sağlayacak güç konusunda Tel Aviv’in tercihi nettir: Türk askeri yerine Mısır’ın kontrolü bizim için çok daha güvenli bir seçenek” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Orta Doğu’daki etkisini artık kimsenin inkâr edemeyeceğini söyleyen Ziv, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Erdoğan’ın bölgesel ajandası geniş. Bugün Ankara, bölgenin yeni düzeninin mimarıdır” dedi. Bu sözler, İsrail kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Analizin en dikkat çekici bölümlerinden biri Türkiye’nin savunma hamlelerine ayrıldı. Ziv, Ankara’nın hızla güçlenen askeri teknolojisine vurgu yaparak, “Türkiye, İsrail’in Demir Kubbe sistemine denk, hatta bazı alanlarda daha donanımlı ‘Çelik Kubbe’ adlı bir hava savunma sistemi geliştiriyor” diyerek çarpıcı bir iddiada bulundu.
Ziv’in en gergin yorumlarından biri, Türkiye’nin Gazze’ye barış gücü göndermesi ihtimali üzerine geldi. “Bu, Ankara’nın Tel Aviv’e kurduğu bir tuzaktır” diyen Ziv, Türkiye’nin bölgede nüfuzunu artırmak için perde arkasından sert baskı yürüttüğünü öne sürdü.
Ziv’e göre İsrail için en kritik kırmızı çizgi, Gazze’de Türk askerinin varlığı. “Bir İsrail operasyonunda bir Türk askerinin dahi zarar görmesi, çatışmanın Türkiye ile doğrudan savaşa dönüşmesi demektir. Bu kaçınılmaz olur” şeklindeki sözleri, İsrail güvenlik çevrelerinde alarm zillerini çaldırdı.
Emekli tümgeneral, son olarak Netanyahu’nun Trump’a tamamen yaslanmasının büyük risk taşıdığını söyledi:
“Trump’ın vereceği karar yalnızca Erdoğan’a mı yoksa Netanyahu’ya mı yakın durduğunu göstermeyecek; aynı zamanda İsrail’in güvenlik geleceğini de belirleyecek. Ya çıkarımıza hizmet edecek… ya da felaketimize doğru ilerliyoruz.”