Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına itiraz eden eski delegeler, dosyayı Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemesi’ne götürdü.
Davada, “delege iradesinin parayla yönlendirildiği, bazı delegelere telefon, tablet hatta konut verildiği” öne sürülüyor.
Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı eski delegeler tarafından yapılan başvuruda, 4-5 Kasım 2023’te yapılan kurultayın “mutlak butlanla batıl” olduğu iddia edildi.
Hazırlanan dilekçede, mahkemenin “konusuz kalma” kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğu savunuldu.
“Bu kurultay sonucunda seçildiği iddia edilen yönetim organlarının hukuk önünde hiçbir varlığı yoktur. Yok hükmündeki bir işlem sonradan meşrulaştırılamaz.”
ifadeleriyle, CHP’nin mevcut yönetimi hedef alındı.
İstinaf’a sunulan dilekçede, kurultay sürecinde delegelere yönelik organize bir etki ağı kurulduğu öne sürüldü.
Söz konusu belgelerde, delegelerin iradelerinin “hediyeler, elektronik cihazlar ve hatta konut” vaatleriyle yönlendirildiği iddia edildi.
“Kaynağı belirsiz milyonlarca doların el değiştirdiği, yüzlerce delegenin iradesinin bu paralarla şekillendirildiği ortaya çıkmıştır.”
Bu ifadeler, parti içinde “demokratik seçimin dürüstlüğü” ilkesinin ağır biçimde zedelendiği iddiasını gündeme taşıdı.
Dava dilekçesinde, özellikle İstanbul delegasyonunun oylarının meşruiyetinin kalmadığı savunuldu.
“Kurultay’da yalnızca 18 oy farkla alınan sonuç, bu sistematik fesadın etkisini açıkça göstermektedir. 196 delegenin iradesi sakatlanmıştır.”
Bu iddialar, kurultayda Özgür Özel’in genel başkan seçilmesini sağlayan farkın “rüşvetle şekillendiği” yorumlarını beraberinde getirdi.
Davacılar, 38. Kurultay sonucunda seçilen Genel Başkan Özgür Özel ve MYK üyelerinin “hukuken yok hükmünde” olduklarını ileri sürdü.
“Akçeli ilişkilerle şekillenen bir seçimin ürünü olan mevcut yönetim, yalnızca meşruiyetini değil, hukuk önündeki varlığını da kaybetmiştir.”
Bu gerekçeyle, mevcut CHP yönetimi tarafından alınan tüm kararların, olağanüstü kurultayların ve devam eden 39. Olağan Kurultay sürecinin iptali istendi.
Dilekçede dikkat çeken bir diğer madde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden göreve iadesi talebi oldu.
Davacılar, geçersiz sayılan kurultay nedeniyle, 38. Kurultay öncesi görevde bulunan genel başkan ve yönetim organlarının görevlerine dönmelerini talep etti.
“Parti içi meşruiyetin yeniden tesis edilmesi için, 38. Kurultay öncesi yönetimin göreve iadesi zorunludur.”
Dava dosyasında ayrıca 6 Nisan ve 21 Eylül 2025’te gerçekleştirilen olağanüstü kurultayların da “mahkemeyi yanıltma ve yargı sürecini etkisiz kılma amacıyla düzenlendiği” ileri sürüldü.
Davacılar, bu kurultayların “hukuka karşı açık bir hile” teşkil ettiğini belirtti.
CHP içindeki gerilim, dava dosyasının İstinaf’a taşınmasıyla yeni bir boyut kazandı.
Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın isimler gelişmeyi “adalet arayışının devamı” olarak nitelendirirken, mevcut yönetimden henüz resmi bir açıklama gelmedi.
Siyaset kulislerinde ise herkes aynı soruyu soruyor:
“İstinaf kararı CHP’nin siyasi geleceğini değiştirebilir mi?”
Yargıdan çıkacak olası karar, yalnızca CHP yönetimini değil, parti içi demokrasi tartışmalarını da kökten sarsabilir.
Uzmanlar, bu davayı “Türk siyasi tarihinde parti içi seçimlerin yargı önüne taşındığı en kritik süreçlerden biri” olarak değerlendiriyor.