Sanatçının “Ay Tutan Adam” ve “Hemera” adlı figüratif heykelleri, özel bir çevre düzenlemesiyle Alban Satragne Parkı’nın girişine taşındı. Bu hamle, Türk çağdaş sanatının uluslararası alanda ne denli güçlü bir temsilci olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

“Ay Tutan Adam” ve “Hemera” yalnızca görsel birer sanat eseri değil; doğu ile batı, gün ile gece, kadın ile erkek, yaşam ile ölüm arasındaki kadim dengeyi simgeleyen derin birer dualite sunuyor. Cem Sağbil, eserlerinin Paris’in günlük yaşamına karışmasını şöyle yorumluyor:
"Bu heykeller artık yalnızca bana ait değil; simgeledikleri karşıtlıklarla insanların buluşmasını sağlıyor. Paris’in kozmopolit ruhu ve farklı kimlikleriyle birleşiyor. Bu beni tarifsiz bir mutlulukla dolduruyor."

Cem Sağbil, Paris’te kamusal alanlarda kalıcı eseri bulunan tek Türk heykeltıraş olarak tarihe geçti. 2009 yılında “Fransa’da Türkiye Mevsimi” kapsamında seçilen iki heykel, yıllar içinde şehrin ruhuyla bütünleşti ve üç yıllık kiralama sürecinin ardından Paris 10. Bölge Belediyesi tarafından kalıcı olarak satın alındı. Böylece, iki eser yalnızca parkın değil, Paris’in kültürel hafızasının da bir parçası hâline geldi.
Alban Satragne Parkı’nda yapılan kapsamlı çevre düzenlemesi ve restorasyonla birlikte heykeller, ziyaretçilerini karşılamaya hazır. Cem Sağbil’in eşi Mehtap Meral Sağbil ve yakın dostu Zeynep Altıok’un da katıldığı açılış töreni, sanat ve dostluğun büyüleyici bir birleşimini sundu.
1958 yılında Zonguldak’ta doğan Cem Sağbil, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi ve Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim aldı. 1999’da İzmir’de Bronzhane bronz döküm atölyesini kuran sanatçı, Türkiye’de “Yılın Sanatçısı” ödülünü aldı. Almanya, Fransa, ABD, KKTC ve Türkiye’de onlarca karma ve kişisel sergi açan Cem Sağbil, Paris’in meydanlarını süsleyen heykelleriyle de sanatı kamusal alana taşımanın öncüsü oldu.
Ay Tutan Adam ve Hemera, Paris’in şehir hayatına entegre olurken, aynı zamanda Türkiye ve Fransa kültürleri arasında güçlü bir köprü oluşturuyor. Cem Sağbil’in eserleri, figürlerin zamansız ve yersiz ruhuyla her izleyiciyi düşünmeye ve hissetmeye davet ediyor.
Paris artık yalnızca bir şehir değil; Cem Sağbil’in heykelleriyle yaşayan, nefes alan ve kültürel bir deneyim sunan bir sanat merkezi haline geldi.