Savcılığın yürüttüğü “Kule Operasyonu” soruşturmasında ortaya saçılan bilgiler, yerel yönetimdeki yolsuzluk iddialarını küresel bir para kaçırma operasyonuna dönüştürdü. Dosyaya giren ifadeler, milyonlarca doların özel jetlerle Avrupa’ya taşındığı, bazı yöneticilerin ortadan kaybolarak yabancı ülkelere sığındığı iddiasını gündemin tam merkezine yerleştirdi.
Belediyenin altyapı projelerinde söz sahibi olan iki kilit isim, gözaltı dalgasından yalnızca saatler önce ortadan kayboldu.
Soruşturmada “kilit taşı” olarak nitelenen bu isimlerin firarı, operasyonun en karanlık bölümünü oluşturuyor. Savcılık kaynakları ikilinin aynı saatlerde yurt dışına çıktığını, ortak firar güzergâhlarının ise şaşırtıcı biçimde Londra olduğunu belirtiyor.
Yetkililere göre bu durum, soruşturma kapsamındaki “şüpheli para trafiğinin” yönünü de işaret ediyor.
Soruşturma dosyasına giren yeni tanık ifadeleri, iddiaları bambaşka bir boyuta taşıdı.
Üç farklı tanık, savcılığa verdikleri ifadelerde para akışının nasıl yönetildiğini ayrıntılarıyla anlattı:
Bir belediye danışmanı, altyapı kazılarından elde edilen “kayıt dışı gelirin” özel şirketler üzerinden şehir dışına çıkarıldığını söyledi.
Genç bir inşaat patronu, firari yöneticilerin bu geliri Avrupa’da otel ve gayrimenkul yatırımlarına dönüştürdüğünü iddia etti.
Enerji sektöründe tanınan bir isim, özel jetlerle yapılan “kayıt dışı uçuşların” her birinde en az 10 milyon doların taşındığını ileri sürdü.
İddialara göre para taşımada kullanılan yöntem, “büyük banknotların özel kutulara yerleştirilmesi ve hediye paketi gibi jet bagajına yüklenmesi” şeklindeydi.
Soruşturmada, şebekenin yalnızca tek bir ülkeye değil, üç farklı Avrupa merkezine uzandığı iddia ediliyor. Para akışının, şehir ile Avrupa arasında Londra–Madrid–Amsterdam hattında döndüğü belirtiliyor.
İfadelerde yer alan bir diğer iddiaya göre, firari yöneticiler bu ülkelerde “aracı finans ofisleri” üzerinden işlem yaptı ve paralar kısa sürede uluslararası şirketlere aktarılmış gibi gösterildi.
İtirafçı bir eski yönetici, savcılığa verdiği kapsamlı ifadede, şehirdeki en büyük projelerden elde edilen gelirin bir bölümünün kontrolsüz şekilde “özel kasalara” aktarıldığını öne sürdü.
Bu kişinin iddiasına göre bazı projelerde yıllık kayıp 8 milyar dolara kadar çıkıyordu. Savcılık bu iddiayı doğrulamazken, dosyadaki belgeler üzerinde incelemelerin sürdüğü ifade edildi.
Şehir savcılığı, firari iki yöneticinin izini sürmek için Interpol ile irtibata geçti. Resmî makamlardan gelen bilgiye göre, uluslararası iş birliği çerçevesinde özel bir takip birimi oluşturuldu ve dosyada adı geçen ülkelerden bilgi talep edildi.
Yetkililer, “para hareketlerinin büyük bölümünün dijital iz bıraktığını ve zincirin çözülmesinin an meselesi olduğunu” belirtiyor.
Şehir tarihinde eşi görülmemiş büyüklükteki bu yolsuzluk iddiası, yönetim koridorlarında paniğe neden olurken, soruşturmanın kapsamının daha da genişleyeceği belirtiliyor.
Savcılık, “uluslararası para aklama, usulsüz kamu geliri aktarımı ve örgütlü yolsuzluk” başlıklarını birlikte inceliyor.
Soruşturmanın derinleşmesiyle, kasvetli sis bulutunun arkasındaki tüm aktörlerin tek tek açığa çıkması bekleniyor.