Alman siyasetinin en üst kademesinden yapılan açıklamalar, kıtanın güvenlik mimarisinin köklü biçimde değişebileceğine işaret ediyor. Berlin’de artık “zorunlu askerlik” ve “seferberlik” gibi kavramlar yüksek sesle konuşuluyor.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Federal Meclis’te yaptığı konuşmada Alman ordusunun personel açığını açık sözlülükle dile getirdi. Merz, hedeflenen asker sayısına gönüllülük esasına dayalı sistemle ulaşılamaması halinde, zorunlu askerlik seçeneğinin yeniden gündeme alınacağını söyledi.
Başbakan Merz, Almanya’nın savunma kapasitesinin artık yalnızca teorik planlara bırakılamayacağını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Eğer Alman ordusunun büyüme kapasitesi için ihtiyaç duyduğumuz sayılara, üzerinde uzlaştığımız şekilde hızla ulaşamazsak, o zaman zorunlu bir hizmet süresini konuşmaktan kaçınamayacağız.”
Bu sözler, Almanya’da yıllar sonra ilk kez zorunlu askerlik ihtimalinin bu denli net biçimde dile getirilmesi açısından kritik bir dönüm noktası olarak yorumlandı.
Merz konuşmasında Rusya’nın adını doğrudan anmasa da, satır aralarında verilen mesajlar dikkatlerden kaçmadı. Berlin kulislerinde, açıklamanın Moskova’ya yönelik açık bir “hazırlık ve caydırıcılık” mesajı olduğu değerlendiriliyor.
Başbakan, önceliklerinin hâlâ gönüllülük esasını güçlendirmek olduğunu vurguladı ancak kapıyı da tamamen kapatmadı: “Biz bunu gönüllülük ve cazibe temelinde yapmaya çalışıyoruz. Bu benim yaklaşımım. Ancak gerektiğinde, zorunlu askerlik hizmetiyle birleştirme seçeneğini de açık tutmak zorundayız.”
Uzmanlara göre bu açıklamalar, Almanya’nın savunma politikasında köklü bir zihniyet değişiminin habercisi.
Almanya’daki çıkış, İngiltere’den gelen sert açıklamalarla birlikte okunduğunda tablo daha da netleşiyor. İngiltere Genelkurmay Başkanı Sir Richard Knighton ile MI6 Başkanı Blaise Metreweli, Rusya’dan kaynaklanan tehditlere karşı kamuoyunu açıkça uyardı.
Sir Richard Knighton, ülkenin topyekûn bir hazırlık sürecine girmesi gerekebileceğini belirterek, savaş ihtimalinin yalnızca askerleri değil tüm toplumu ilgilendirdiğini söyledi: “Oğullar, kızlar, meslektaşlar, gaziler… Hepimizin inşa etmek, hizmet etmek ve gerekirse savaşmak için bir rolü olacak. Daha fazla aile, ulusumuz için fedakârlığın ne anlama geldiğini bizzat öğrenecek.”
İngiliz istihbaratının başındaki isim Blaise Metreweli ise Vladimir Putin yönetimindeki Rusya’yı “agresif, yayılmacı ve revizyonist” olarak tanımladı. Metreweli, Rusya’nın yalnızca Ukrayna’yı değil, NATO’yu da sistematik biçimde baskı altına almaya çalıştığını ifade etti.
Metreweli’nin sözleri Avrupa kamuoyunda geniş yankı uyandırdı: “Putin’in tarihsel çarpıtmaları ve saygı görme konusundaki kusurlu arzusu yüzünden yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesi beni derinden sarsıyor.”
Almanya ve İngiltere’den gelen bu açıklamalar, Avrupa’da uzun yıllardır rafa kaldırılan zorunlu askerlik ve seferberlik tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Güvenlik uzmanları, Ukrayna savaşı sonrası oluşan yeni jeopolitik dengelerin, Avrupa ülkelerini daha sert ve kapsamlı savunma politikalarına zorladığını belirtiyor.
Berlin’den Londra’ya uzanan bu sert mesaj zinciri, kıtanın önümüzdeki dönemde çok daha gergin bir sürece girebileceğinin işareti olarak değerlendiriliyor. Avrupa’da artık barış değil, “hazırlıklı olma” söylemi öne çıkıyor.