Sergi, izleyiciyi sadece “görmeye” değil, “tanımaya” ve hissetmeye çağıran etkileyici bir deneyim sunuyor.

Sergi, Balat’taki tarihi A. Demircian Sanat Evi’nde izleyiciyle buluşuyor. Osmanlı’dan günümüze uzanan kolektif hikâyeler, feminist yorumlar ve kültürel dönüşümler; sanatçıların resim, mürekkep, tekstil, çini, fotoğraf, video ve yerleştirme gibi çok çeşitli tekniklerle hayat buluyor. Her eser, hem duygusal mirası hem de tarihsel ve kültürel yapıları gözler önüne seriyor.

“Ben”ler’de sanatçılar, ekofeminist perspektiflerle doğa ile kurulan eşitlikçi bağları işlerken; çini, oya ve kapitone gibi geleneksel tekniklerle mirası onurlandırıyor. Ağacı, toprağı, denizi merkeze alan eserler, doğa ile insan arasındaki ilişkiye dair sessiz ama güçlü mesajlar veriyor. Öte yandan, geleneksel işçiliğin modern yorumları, geçmişle bugünü buluşturarak izleyiciye derin bir deneyim sunuyor.

Sergide mitler, ikonografiler ve kültürel imgeler, sanatçıların kişisel duyarlılıklarıyla yeniden yorumlanıyor. Güçlü bir Barbie figürü, arkeolojik motifler veya video enstalasyonlar, tanıdık sembolleri bugünün duygusal ve toplumsal alanlarına taşıyor. Özellikle kadın emeğini ve kamusal alandaki görünürlüğü sorgulayan eserler, hem tarih hem de günümüz perspektifiyle izleyiciyi düşündürüyor.

Serginin adı, her birimizin benliğini oluşturan katmanlara, paylaşılan duygulara ve kuşaklar arası sessiz miraslara dikkat çekiyor. İzleyici, sadece bireysel “ben”lerle değil, kolektif deneyimlerle de karşılaşıyor. Böylece sergi, bireysel ile toplumsal arasındaki ince çizgiyi görünür kılan güçlü bir buluşma alanına dönüşüyor.

Mina Pembe Malaz, Sanat Tarihi, Psikoloji ve Antropoloji geçmişiyle, çağdaş sanat aracılığıyla kapsayıcı alanlar yaratmayı hedefliyor. İstanbul Modern, Northwestern Üniversitesi Block Museum ve Metropolitan Museum of Art deneyimleri, ona hem uluslararası bir bakış hem de yerel bağlamda güçlü bir perspektif kazandırdı. “Ben”ler, Malaz’ın bu vizyonunun ilk bağımsız sergi denemesi olarak dikkat çekiyor. Ocak 2026’da Londra’ya taşınacak olan küratör, projeyle hem güvenli alanlar açıyor hem de dünyaya cesur bir bakış sunuyor.
Balat’ın tarihi taş duvarları arasında yükselen bu sergi, duygusal derinliği ve sanatsal cesaretiyle ziyaretçilerini bekliyor. Her köşesinde bir hikâye, her eserinde bir dünya var. “Ben”ler, sadece sanatın değil, hissetmenin, tanımanın ve cesurca bakmanın sergisi.