Raporda, Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi AIPAC’ın ABD’de oynadığı rolün bir benzerinin, Avrupa’da Avrupa Liderlik Ağı (LNET) adlı örgüt tarafından yürütüldüğü ortaya kondu.
Araştırma, LNET’in Amerikalı milyoner bağışçılar, Yahudi vakıfları ve İsrail hükümetiyle doğrudan bağlantılı isimler aracılığıyla Avrupa’nın İsrail politikalarını nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.
LNET’in faaliyetleri özellikle 7 Ekim 2023 sonrası Gazze’ye yönelik saldırılarla birlikte görünür hale geldi. On binlerce Filistinlinin hayatını kaybettiği, şehirlerin yerle bir edildiği iki yıllık savaş sürecinde örgüt; Avrupa’da İsrail lehine siyasi reflekslerin oluşmasında kilit rol oynadı.
Avrupa Parlamentosu üyelerinden ulusal meclislere, medya temsilcilerinden kanaat önderlerine kadar geniş bir ağ kuran LNET, İsrail’i “savunma hakkı” söylemiyle meşrulaştırırken, Filistin’e yönelik eleştirileri sistematik biçimde bastırmaya çalıştı.
LNET, kendi internet sitesinde kendisini “ortak demokratik değerler ve stratejik çıkarlar temelinde Avrupa-İsrail ilişkilerini güçlendiren bir sivil toplum kuruluşu” olarak tanımlıyor.
Ancak Intercept’in ulaştığı belgeler ve tanıklıklar, örgütün klasik bir sivil toplum yapısından çok, profesyonel bir lobi mekanizması gibi çalıştığını ortaya koyuyor.
Örgütün Fransa, Almanya, İtalya, Birleşik Krallık, Belçika (AB ve NATO nezdinde), Orta ve Doğu Avrupa ile İsrail’de ofisleri bulunuyor.
LNET’in kurucu ortaklarından biri olan Raanan Eliaz, geçmişte İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun ofisinde görev yaptı ve aynı zamanda AIPAC’ta danışmanlık yürüttü.
Yönetim kadrosunda yer alan birçok isim, ya doğrudan İsrail hükümetinde görev almış ya da İsrail ordusuyla yakın ilişkiler kurmuş kişilerden oluşuyor.
Bu isimler, Avrupa başkentlerinde “stratejik diyalog”, “güvenlik iş birliği” ve “ortak değerler” başlıkları altında kapalı toplantılar düzenliyor.
LNET, Avrupa’daki etkisini yalnızca söylemle sınırlı tutmuyor. Örgüt, Almanya’nın İsrail’den 3,5 milyar dolarlık İHA ve füze sistemi alımını onaylamasında kilit rol oynadığını açıkça savunuyor. Bu anlaşma, İsrail tarihinin en büyük savunma ihracatlarından biri olarak kayda geçti.
Eleştirmenlere göre bu süreç, Avrupa’nın insan hakları söylemiyle açık bir çelişki oluşturuyor.
LNET’in ajandasında dikkat çeken başlıca hedefler şunlar:
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) İsrail hakkındaki soruşturmalarını etkisizleştirmek, Birleşmiş Milletler’de İsrail’in meşruiyetinin sorgulanmasını engellemek, UNRWA’ya verilen fonların kesilmesi için kampanya yürütmek, Uluslararası Holokost Anma İttifakı’nın (IHRA) antisemitizm tanımını genişleterek Filistin eleştirilerini kriminalize etmek.Bu çabaların sonucu olarak birçok Avrupa ülkesinde Filistin yanlısı protestolar yasaklandı, aktivistler soruşturmalara maruz kaldı.
The Intercept’in mali kayıtlar üzerinden yaptığı analiz, 2022’den bu yana en az 11 milyon doların ABD’den LNET’in Amerikan kolu üzerinden Avrupa’daki faaliyetlere aktarıldığını ortaya koydu.
100’den fazla vakıf, tröst ve hayır kurumu bu ağın finansmanında yer aldı.
Öne çıkan bağışçılar arasında:
William Davidson Vakfı – 800 bin dolar
Newton ve Rochelle Baker Vakfı – yaklaşık 500 bin dolar
Ocean State Joblot Vakfı – 445 bin dolar
Joseph ve Bessie Feinberg Vakfı – 675 bin dolar
Ulusal Hayırseverlik Fonu – 560 bin dolar
ABD genelindeki Yahudi federasyonları – 443 bin dolar
Bu kaynaklar, İsrail ordusuna İHA teslimatını savunan ve UNRWA fonlarının kesilmesini isteyen kampanyalarda kullanıldı.
Avrupa Parlamentosu üyesi ve Sinn Féin’in İrlandalı temsilcisi Lynn Boylan, raporda yer alan açıklamasında sert ifadeler kullandı:
“Uluslararası hukuk, İsrail’e yaptırım uygulamamızı gerektirirken, LNET’in rolü ekonomik ilişkileri meşrulaştırmak ve derinleştirmek oluyor. Amerikan gruplarının AB politikasını bu denli etkileyebilmesi son derece endişe verici.”
Boylan ayrıca, geçmişte İsrail ordusunda görev yapmış isimlerin Avrupa politikalarına yön vermesine dikkat çekti.
Fransız Mediapart sitesi ve birçok bağımsız gazeteci, LNET’in İsrail hükümetinden aldığı olası fonlar konusunda soru işaretleri olduğunu belirtti.
Özellikle Fransa Parlamentosu’nda düzenlenen son lobi etkinliğinin finansmanı, şeffaflık tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Yahudi Barış Sesleri örgütünün siyasi direktörü Beth Miller ise tabloyu şu sözlerle özetledi:
“ABD’de AIPAC gibi savaş yanlısı yapılardan uzaklaşan siyasetçiler varken, Amerikalı bağışçılar parayı Avrupa’ya taşıyor. Filistinlilere karşı süren apartheid ve yıkımda bu kadar çok Amerikalının rol alması utanç verici.”
Ortaya çıkan belgeler ve tanıklıklar, Avrupa’da şu soruyu gündeme taşıdı:
AB’nin İsrail politikası gerçekten Avrupa halklarının iradesini mi yansıtıyor, yoksa Washington merkezli lobi ağlarının dayatmasını mı?
LNET dosyası, önümüzdeki dönemde Avrupa siyasetinde daha büyük tartışmaların fitilini ateşleyecek gibi görünüyor.