Uluslararası Kültür Sanat Medya Eğitim Enerji Enformasyon ve Araştırma Derneği (KÜMEDER) Engelli Hakları ve Erişilebilirlik Komisyonu Başkanı, eğitimci ve sosyolog Dilek Yıldırım, özel gereksinimli bireylerle çalışmanın görünmeyen yönlerini ve sahadaki gerçek deneyimlerini artı5tv için anlattı.
Dilek Yıldırım:
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü gönülden kutluyorum. Bu günün, tüm dünyada engellilerin yaşadığı sorunların daha fazla görünür olmasına ve hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile olmasını diliyorum. Engelli vatandaşlarımızın ilham veren yaşam mücadelelerinde yanlarında olmaya ve onları tüm imkânlarımızla desteklemeye devam edeceğiz. Bu yalnızca bir günün değil; bir insanlık sorumluluğunun gereğidir.
Unutulmamalı ki engel bireyde değil, toplumun zihinlerinde kaldırılması gereken bariyerlerdedir. Doğru destek verildiğinde potansiyel konuşur, engel değil.
Dilek Yıldırım:
Bir öğrencinin ilk kez göz teması kurması… İlk kelimeyi fısıldaması… İlk bağımsız adımı atması…
Dışarıdan bakıldığında küçük gibi görünen ama içimizde dev bir anlam yaratan mucizelerdir bunlar. Özel gereksinimli çocuklarla çalışmak benim için bir iş değil; her gün yeniden mucizeye tanıklık ettiğim bir yaşam deneyimidir. Her gelişimin arkasında sevgi, sabır ve emek vardır. Ve bu yolculuk kalbinize dokunur.
Dilek Yıldırım:
Önce her çocuğun kendi evreniyle geldiğini kabul ederim. Bu yüzden öğretimi mutlaka bireyselleştiririm.
Görsel destekler, somut materyaller, tekrar ve pekiştirme olmazsa olmazlarımdır.
Davranış yönetiminde ceza değil, öğretme fırsatını esas alırım.
Ve her şeyin üstünde sabır, sevgi ve güven vardır. Çünkü güven duyan çocuk öğrenmeye en açık olandır.
Dilek Yıldırım:
İletişim kurma, kendini ifade etme, yönerge takip etme, sosyal etkileşim başlatma ve günlük yaşam becerileri…
Önceliklerimi öğrencinin değerlendirmeleri, aile geri bildirimleri ve gözlemler doğrultusunda belirlerim. Amacım her öğrenciyi kendi potansiyeline uygun biçimde bağımsızlığa taşımaktır.
Dilek Yıldırım:
Gerçek empati ve sınırsız sabır.
Özel gereksinimli çocuklar kendi hızlarında ilerlerler. Onları anlamadan yol alamazsınız. Her küçük başarıyı görmek, hissetmek ve yürekten takdir etmek bir özel eğitimcinin en temel sorumluluğudur.
Dilek Yıldırım:
Önce kapsamlı bir gelişimsel değerlendirme yaparım. Ardından aile görüşmeleri, öğretmen gözlemleri ve öğrencinin günlük yaşam ihtiyaçlarını analiz ederim.
Hedefleri küçük, ölçülebilir ve ulaşılabilir adımlara bölerim.
Bireysel Eğitim Planı sabit bir belge değil; çocuğun gelişimine göre sürekli güncellenen bir yol haritasıdır.
Dilek Yıldırım:
Her çocuğun hoşlandığı şey farklıdır; bu yüzden pekiştireçleri bireyselleştiririm.
Küçük başarıları anında ödüllendiririm: Bir alkış, minik bir kart, kısa bir oyun…
Öğrenmeyi eğlenceli, hareketli ve oyun temelli tutarım. Çünkü mutlu çocuk öğrenmenin kapılarını kendisi açar.
Dilek Yıldırım:
Her şey güvenle başlar. Düzenli görüşmelerle gelişimleri açıkça paylaşırım.
Ailelere evde uygulayabilecekleri pratik stratejiler veririm.
Karşılaştıkları sorunlarda birlikte çözüm üretiriz. Çünkü özel eğitim yalnızca bilgilendirme değil; çocuk için birlikte yürüyen bir yolculuktur.
Dilek Yıldırım:
İlk tepki çoğunlukla şoktur. Ardından inkâr, suçluluk, kaygı ve umutsuzluk gelir.
Bu süreçte özel eğitimcinin en önemli görevi, aileye doğru bilgiyi vermek, süreci açıklamak ve yalnız olmadıklarını hissettirmektir. Aile sürece dahil oldukça hem kendi için hem çocuk için daha sağlıklı adımlar atılır.
Dilek Yıldırım:
En çok günlük yaşam becerileri ve davranış yönetimi konusunda destek veririz.
Evde nasıl rutin kurulacağı, öfke ve kaygı anlarında nasıl yaklaşılacağı ve okulda öğrenilen becerilerin eve nasıl taşınacağı konusunda ailelerle birlikte çalışıyoruz.
Dilek Yıldırım:
“Öğrenemez” düşüncesi.
Oysa doğru destekle her birey öğrenir, gelişir ve üretir. Fırsat verildiğinde potansiyelleri kendiliğinden ortaya çıkar.
Dilek Yıldırım:
Kapsayıcı bir sistem oluşturulmalı. Eğitimciler, aileler, sağlık profesyonelleri ve toplum birbiriyle entegre çalışmalı.
Kaynakların artırılması, materyallerin erişilebilir olması ve güçlü bir denetim mekanizmasının kurulması şart.
Bunun yanında toplumsal farkındalık kampanyaları politikanın en önemli tamamlayıcısıdır.
Dilek Yıldırım:
Onlar da bizim gibi hayal kurar, öğrenir, üretir.
Önyargıların değil, fırsatların konuştuğu bir toplum yaratmak elimizde.
Farklılıklara değil, birlikte var olmanın güzelliğine odaklanalım.
Her bireyin bu hayatta bir yeri ve değeri vardır.