Katar bağlantılı casusluk ve gizli bilgi sızdırma iddialarıyla patlak veren skandal, İsrail kamuoyunda “Katargate” olarak anılmaya başlandı.
Jerusalem Post’un aktardığı bilgilere göre Bennett, Netanyahu’nun başbakanlık ofisinde görev yapan bazı üst düzey danışmanların Katar tarafından finanse edildiği iddiaları üzerine adeta ateş püskürdü. Sosyal medya üzerinden yaptığı sert açıklamada Bennett, “Savaş zamanında bir başbakanlık ofisinin düşman çıkarları adına çalışması, İsrail tarihindeki en ağır vatana ihanet suçudur” ifadelerini kullandı.
Bennett, Netanyahu’nun bu ilişkilerden haberdar olması ya da olmamasının sonucu değiştirmediğini vurgulayarak, “Her iki ihtimal de istifayı zorunlu kılar” dedi.
Skandalın merkezinde, Katar makamlarından maddi destek aldığı iddia edilen Netanyahu’ya yakın isimler bulunuyor. İsrail güvenlik birimlerinin yürüttüğü soruşturmada, Katar’ın İsrail iç siyasetindeki algıyı şekillendirmek ve özellikle Gazze savaşı sürecinde uluslararası kamuoyunu etkilemek amacıyla bazı danışmanları devşirdiği şüphesi üzerinde duruluyor.
Soruşturma kapsamında Mart 2025’in son günlerinde Netanyahu’nun iki üst düzey yardımcısı gözaltına alındı. Güvenlik kaynakları, bu kişilerin Gazze’deki askeri operasyonlara dair hassas bilgileri Katarlı yetkililerle paylaştığından şüpheleniyor. Üçüncü bir danışmanın ise Katar lehine kamuoyu oluşturmak için propaganda mesajları hazırladığı iddia ediliyor.
Kriz, Katar’ın Hamas liderlerine uzun süredir ev sahipliği yapması nedeniyle daha da büyüyor. 7 Ekim saldırılarının ardından İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk rolü üstlenen Katar’ın, aynı zamanda İsrail başbakanlık ofisiyle perde arkasında temas kurduğu iddiaları, kamuoyunda öfkeyi artırdı.
Bennett bu noktaya dikkat çekerek, “İsrail askerleri Gazze’de can verirken, başbakanın danışmanlarının Katar parasıyla çalıştığı iddiası bile tek başına bir ulusal felakettir” dedi.
Gözaltıların ardından açıklama yapan Netanyahu ise iddiaları küçümsemeye çalıştı. Katar’ın İsrail’in resmî düşmanı olmadığını savunan Netanyahu, danışmanlarının suçsuz olduğunu ileri sürdü. Ancak bu açıklama, muhalefeti ve güvenlik çevrelerini tatmin etmedi.
Bennett ise Netanyahu’nun bu sözlerine sert yanıt verdi: “Bir başbakan, savaş sırasında askerlerinin karşısında duran bir aktörle çalışan danışmanları görmezden gelemez. Bu ya büyük bir ihmal ya da bilinçli bir örtbas girişimidir.”
Eski Başbakan Yair Lapid de Bennett’e destek vererek skandalı “İsrail devlet tarihindeki en ağır vatana ihanet davası” olarak niteledi. Lapid, Netanyahu’nun görevde kalmasının İsrail’in güvenliğini ve uluslararası itibarını daha da zedeleyeceğini savundu.
Siyasi kulislerde konuşulanlara göre Katargate skandalı, İsrail’de yaklaşan seçimlerin kaderini doğrudan etkileyebilir. Son anketler, 2022’de siyasetten çekilen Naftali Bennett’in yeniden sahneye çıkması halinde Netanyahu’nun en güçlü rakibi olacağını gösteriyor.
Analistler, skandalın derinleşmesi durumunda Netanyahu’nun yalnızca siyasi değil, hukuki olarak da zor günler yaşayabileceğini belirtiyor. İsrail’de birçok çevre, başbakanlık ofisinin güvenlik soruşturmasından geçmesini ve Netanyahu’nun ifade vermesini talep ediyor.
Katargate dosyası büyüdükçe, İsrail’de “devletin kalbine sızma” tartışmaları da alevleniyor. Bennett’in sert çıkışıyla birlikte kriz artık yalnızca bir yolsuzluk ya da casusluk iddiası olmaktan çıktı; ülkenin güvenliği, savaş politikaları ve siyasi geleceği doğrudan sorgulanır hale geldi.
İsrail kamuoyu şimdi tek bir soruya odaklanmış durumda: Bu skandal Netanyahu’nun siyasi sonunu mu getirecek?