İki lider, Türkiye’nin İngiltere’den 20 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağı tedariki konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu.
Bu adım, yalnızca savunma sanayi alanında değil; ticaret, diplomasi ve bölgesel güvenlik eksenlerinde de önemli bir işaret olarak değerlendiriliyor.
İmzalanan mutabakata göre Türkiye, İngiltere’den 20 Eurofighter Typhoon uçağı satın alacak. Ayrıca Katar ve Umman’dan her biri 12 uçak olmak üzere toplamda 44 uçaklık bir portföy üzerinde de toplu değerlendirme yürütülecek durumda.
Bu hamle, Türk hava gücünü modernize etme stratejisinin kilit taşlarından biri olarak öne çıkıyor.
Erdoğan ve Starmer, bu savunma anlaşmasının yanında ikili ekonomik ilişkilere de vurgu yaptı. Türkiye-Birleşik Krallık ticaret hacminin ilk etapta 30 milyar dolar, ardından 40 milyar dolara çıkarılması hedeflendi. Serbest ticaret anlaşmasının güncellenmesi, ortak yatırımların artırılması ve enerji ile savunma sanayi alanlarında iş birliği yeni gündem maddeleri olarak yer aldı.
Savunma sanayii alanında İngiltere ile birlikte uçak tedariki, üretim iş birlikleri ve istihdam fırsatları da gündeme geldi.
Anlaşma, uluslararası ve bölgesel güvenlik bağlamında da önemli bir sinyal taşıyor. İngiltere Başbakanı Starmer, bu iş birliğinin NATO çerçevesinde Türkiye’nin rolünü güçlendireceğini belirtti. Türkiye, Orta Doğu’daki ve Karadeniz bölgesindeki aktörlerle ilişkileri, savunma kapasiteleri ve hava gücü perspektifiyle yeni bir konumlandırmaya giriyor.
Ankara tarafı da özellikle Gazze, Ukrayna ve Suriye bağlamlarında İngiltere ile ortak duruşlarını vurgularken, bu anlaşmanın savunma sanayii iş birliği için bir platform oluşturacağına dikkat çekti.
Bu anlaşma, Türkiye’nin hava kuvvetlerini modernize etme ihtiyacının arttığı bir dönemde, mevcut filoya önemli bir takviye sunuyor. Eurofighter Typhoon uçaklarının tedariki, Türkiye’nin hava gücünü hem teknolojik hem de operasyonel anlamda ileri taşıyacak bir hamle olarak değerlendiriliyor. İngiltere açısından bakıldığında ise bu ticaret yalnızca bir savunma satışı değil, savunma sanayii ihracatının genişlemesi ve üretim zincirinin güçlenmesi adına stratejik bir fırsat oluşturuyor. Aynı zamanda, bölgesel güç dengelerinin hassaslaştığı bir süreçte Türkiye’nin hava kapasitesini artırması, NATO içindeki rolünü daha görünür hale getirirken ittifak ilişkilerine de yeni bir dinamizm katıyor. Ekonomik ve sanayi boyutunda ise bu adım, yalnızca uçak alımıyla sınırlı olmayan, uzun vadeli ortak projelerin kapısını aralayan kapsamlı bir iş birliği zemini olarak öne çıkıyor.