Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye’yi Terörden Temizleyeceğiz!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sakarya’da düzenlenen 8. Olağan İl Kongresi’nde önemli mesajlar verdi. Konuşmasında Mehmet Akif Ersoy’un unutulmaz dizelerine atıfta bulunan Erdoğan, “Bu yol hak yoludur, millete hizmet yoludur,” dedi ve Suriye politikalarına dair kritik açıklamalarda bulundu.
“Suriye’nin Diğer Bölgeleri de Temizlenecek”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin yeniden inşa sürecine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Suriyeli kardeşlerimiz, kendi topraklarında geçici bir yönetim oluşturup, düzeni ve güvenliği sağlamaya başladılar. Biz, Suriye’nin diğer kısımlarını da terör örgütlerinden ve işgalcilerden temizleyerek, bu kardeşlerimizin yuvalarına dönmesi için gereken zemini oluşturacağız.”
Erdoğan, bu sürecin hem Suriyelilerin huzuru hem de bölgesel istikrar açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
“Muhacirlere Ensar Olmaya Devam Edeceğiz”
Erdoğan, muhacirlerin korunması konusunda da kararlılığını yineledi:
“Bu millet ensar olmuştur, Suriyeli kardeşlerimize kucak açmıştır. Biz muhacirleri bu topraklardan kovmadık, kovmayacağız. Sabrettik, dayanıştık ve sabredenler zafere ulaştı. Bugün, Suriyeli misafirlerimizin birçoğu kendi topraklarına dönmeye başladı.”
“Türkiye’nin Suriye’deki Varlığı Tarihî Bir Görevdir”
CHP’nin Suriye politikasına yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını tarihî bir sorumluluk olarak tanımladı:
“1. Dünya Savaşı’nda şartlar farklı gelişseydi Halep, Şam, Rakka gibi şehirler bizim birer vilayetimiz olacaktı. Bu bölgelerle tarihî, insani ve kültürel bağlarımızı görmezden gelemeyiz.”
“Esed Rejimi Tarih Oldu”
Suriye’deki rejim değişimlerine de dikkat çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Esed, zulümle abad olunmayacağını görerek, bir gecede Suriye’den kaçmak zorunda kaldı. 13 yıllık çaba sonucunda, Suriyeli kardeşlerimiz yeniden özgürleşme yolunda ilerliyor.”
Erdoğan, Suriyelilerin topraklarına dönmeye başladığını ve bu dönüşlerin artarak devam edeceğini belirtti.
“Türkiye’nin İkinci Yüzyılı Fırsatlarla Dolu”
Cumhurbaşkanı, konuşmasında ekonomik ve toplumsal sıkıntıların altını çizerken ülkenin geleceğine olan inancını paylaştı:
“Elbette çözmemiz gereken sorunlar var. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci asrı ile birlikte yeni fırsat kapıları aralanmıştır. Bunun için biraz daha sabır, cesaret ve gayret istiyoruz.”
“Huzurla Yaşamaya Devam Edecekler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasını sadece bölgesel bir strateji değil, tarihî ve ahlaki bir sorumluluk olarak tanımladı.
“Biz, insanı merkeze alan bir anlayışla hareket ediyoruz. Suriyeli kardeşlerimiz ister kendi yurtlarında ister burada huzurla yaşamaya devam edecek. Önemli olan, onlara güven dolu bir gelecek sunabilmek. Bu, bizim kardeşlik hukukumuza olan sadakatimizdir.”
Türkiye’nin bölgedeki etkin rolü, insani yardım ve barış çabaları ile şekillenirken, gelecek yıllarda atılacak adımlar şimdiden merakla bekleniyor.
“Muhacirlere sahip çıkacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü;
Türkiye’nin ve Türk milletinin hiçbir kazanımına sevinemeyen, tam tersine hepsine bir kulp takmak, yoksa da öyleymiş gibi göstermek için uğraşan güruhu görüyorsunuz değil mi? Bunlar artık siyasetin değil, psikiyatrinin konusu olacak bir yere savrulmuştur. Bunlar demiyorlar mıydı? “Biz gelince, bütün buradaki muhacirleri geldikleri yere göndereceğiz” diyenler bunlar değil miydi? Biz ne diyorduk? “Bu millet ensardır, onlar ise muhacirdir.” Biz muhacirleri hiçbir zaman bu ülkeden kovmayacağız. Onlara hep sahip çıkacağız. Hamdolsun, dediğimiz oldu mu? Oldu. Şimdi ne oldu? Yeniden geldiği yere, kendileri dönüyorlar. Eğer bizim bu sabrımız olmasaydı bu olur muydu? Olmazdı. Ama biz sabrettik. ‘Men sabera zafera’ dedik ve sabredenler zafere ulaştılar.
“Kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirdik”
Anadolu coğrafyası son dönemde zalimlerin zulmünden kaçarak sığınanları da bağrına basmıştır. Sınırlarımız içinde ve hemen dibinde hayata tutunmaya çalışan Suriyeli kardeşlerimize kol kanat gererek, kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirdik. Bunu da şikayet ederek değil, muhacirlere ensar olma şuuru ile yaptık. Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıp ileri geri konuşuyor. Türkiye’nin Suriye’de ne işi var? Bunu diyecek kadar kendi tarihini bilmeyenleri, kültür ve medeniyet değerlerimizden yoksun olanları görüyoruz. Kimi bu soruyu cahilliğinden mevcut CHP yönetimi gibi olanların çoğu da tamamen ideolojik fanatizmden soruyor. Şimdi gördün mü niçin bizim oralarda olduğumuzu? Şimdi gördünüz mü bizim niçin Suriye’de olduğumuzu? Ne oldu şimdi? Suriye’nin başındaki nerede? Ve şu anda Suriye’den gelen kardeşlerimiz şimdi neredeler? Diyorlar ki: “Biz tekrar topraklarımıza dönüyoruz.”
“3. Cihan Harbi çıksa CHP yönetiminin umurunda olmaz”
Parti içi iktidar mücadelesinden başlarını kaldırıp iki satır tarih okuyacak bir iki makale karıştıracak vakitleri dahi yok. Türkiye’nin hemen dibinde kritik gelişmeler yaşanıyor. Ama bunlar ne olup bittiğini takip bile etmiyorlar. Öyle ki dünya yıkılsa, 3. Cihan Harbi çıksa inanın CHP yönetiminin umurunda olmaz. Mesela şu soruyu kendilerine hiç sormuyorlar: “1. Dünya Savaşı bölgemizde sınırları yeniden belirlerken, şartlar başka türlü zuhur etseydi acaba ne olurdu? Kuvvetle muhtemel, Halep dediğimiz, İdlib dediğimiz, Hama dediğimiz, Şam dediğimiz, Rakka dediğimiz şehirler tıpkı Antep gibi, tıpkı Hatay gibi, tıpkı Urfa gibi bizim birer vilayetimiz olacaktı.” Bu şehirler sınırlarımız dışında kaldı diye herhalde oralarda yaşayan insanlarımızla bağımızı tümden kesecek değildik. Nitekim bilhassa sınır şehirlerimizdeki vatandaşlarımızla sınırın ötesindeki yerlerde yaşayanlar son bir asır boyunca insani ilişkilerini, alışverişlerini, akrabalıklarını devam ettirmişlerdi. Hatta bizim şehirlerimizle sınır ötesindeki şehirler arasında düzenli otobüs ve dolmuş seferleri, taksi ulaşımı hep sürmüştür.
“Biz haklı çıktık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 2011’de başlayan ve 13 yıldan fazla süren iç çatışmaların kardeşlik iklimini başka bir boyuta taşıdığını belirterek, “Dünyada bizden başka hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı bir siyasi ve toplumsal yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Asırlara sari kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirirken içerden ve dışardan üzerimize gelen nice baskıyı, ithamı, tahriki, provokasyonu göğüslemek mecburiyetinde kaldık. İnsani ve ahlaki temelden yoksun bu saldırılara rağmen asla geri adım atmadık. Peki neticede kim haklı çıktı? Allah’a hamdolsun, biz haklı çıktık.” diye konuştu.
“Esed, bir gecede kaçmak zorunda kaldı”
“Rabbim bizi, ne milletimize, ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi” ifadelerini kullanan Erdoğan, “İşte 13 yıl sonra, Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün arkasından Baas rejimini düşürürken, Esed pılını, pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı. Suriyeli kardeşlerimiz, geçici bir yönetim oluşturup, düzeni ve güvenliği sağlamaya başladılar. Suriye’de evi, işyeri, arazisi, akrabası olan misafirlerimiz de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. İnşallah Suriye’nin diğer kısımlarını da terör örgütlerinden ve işgalcilerden temizleyerek, bu kardeşlerimizin tamamının yuvalarına kavuşması için gereken zemini oluşturacağız. Tabii birikimleriyle, işiyle, kabiliyetleriyle, emeğiyle, üretimiyle ülkemize katkı vererek burada kalmak isteyenlerin de başımızın üstünde yeri vardır. Önemli olan, ister kendi ülkesinde, ister burada kardeşlerimizin huzur içinde yaşamaları, geleceklerine güvenle bakabilmeleridir. Türk’ü Türk yapan, bizi biz yapan haslet işte budur.” değerlendirmesini yaptı.
Suriye’deki devrime şaşı bakanlara, Esed dönemini yüceltenlere, meseleyi başka güçlerin tezgahı seviyesine indirenlere en güzel cevabın Şam’daki yeraltı hapishaneleri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları televizyonlarda izlediniz, değil mi? O hapishanelerin halini gördünüz, değil mi? Esed bu insanlara nasıl zulmetmiş? Ve o cezaevlerinde girerken 60 kilo, 70 kilo olan o insanlar ne yazık ki şimdi çıkarken oradan 30 kiloya düşmüşler. Zulüm ile abad olunmaz. Alma mazlumun ahı çıkar aheste aheste. Ülkemizdeki Suriyelilerin, yıllarca neden vatanlarına dönemediklerinin cevabı da o hapishanede ele geçirilen işkence, ölüm ve imha aletleridir.” ifadelerini kullandı.