Kemerlerinizi bağlayın:
2027’de sadece hava değil, cüzdanlarımız da ağır bir baskı altında kalacak. Almanya’da karbon salımı artık yalnızca çevresel bir mesele değil — ekonomik ve sosyal bir kırılma noktasına dönüşüyor.
CO₂ fiyatı 2025 itibarıyla ton başına 55 Euro’ya çıktı. Ama bu daha fragmandı. 2027’de devreye girecek yeni Avrupa Emisyon Ticareti Sistemi (ETS II) ile fiyatlar serbest piyasada belirlenecek. İlk tahminler 73 Euro’yu gösteriyor. Yani benzin litre başına +18 cent, doğalgaz ise kWh başına +1,5 cent zamlanacak.
Kısaca:
Araba kullanıyorsanız, doğalgazla ısınıyorsanız ya da hâlâ eski evinizde oturuyorsanız — geçmiş olsun. Yeni sistem sizi “karbon günahkârı” ilan ediyor.
Ama bu yeni “vergi” sadece çevreci bir uyarı değil, aynı zamanda sosyal bir alarm.
Çünkü herkes bu değişime eşit hazırlanmadı.
Yeni yalıtımlı evlerde yaşayanlar, elektrikli otomobil kullananlar ya da güneş paneline yatırım yapabilenler bu dalgayı atlatabilir. Peki ya sabit gelirli bir emekli? Ya da asgari ücretle kira ödeyip ısınmaya çalışan bir aile?
İklim politikaları gerekli ama bu şekilde uygulanırsa toplumsal tepki kaçınılmaz olur.
Sarı Yelekliler’in hikâyesini unuttuk mu? Fransa’da her şey bir yakıt zammıyla başlamıştı.
Çözüm?
Devletin bu yükü adaletli paylaşması şart. “Klimageld” (iklim yardımı) gibi destekler hızla devreye girmeli. Enerji yoksulluğu ile iklim politikaları aynı cümlede yer alamaz.
İklimi korumak hepimizin görevi. Ama bu görev, yalnızca güçlülerin ayakta kalabildiği bir yarışa dönüşmemeli.
Yoksa yarın sabah sokakta sadece karbon ayak izimiz değil, büyüyen öfkemiz de yankılanır.
