Geçtiğimiz günlerde NATO'nun yaptığı dikkat çekici bir açıklama uluslararası güvenlik çevrelerinde ciddi yankı uyandırdı. NATO yetkililerine göre Rusya, Batı’ya –yani doğrudan NATO ülkelerine– karşı askeri güç kullanmaya beş yıl içinde hazır hale gelebilir. Bu açıklama, sadece askeri analiz açısından değil, Türkiye gibi coğrafi olarak cephe hattında bulunan ülkeler için bir uyarı niteliği taşıyor. Türkiye, yıllardır NATO’nun sadık bir üyesi. Ancak bu sadakat, çoğu zaman tek taraflı bir bağlılık olarak tezahür etti. Ne zaman bölgesel tehditler kapımıza dayansa, ne zaman terör örgütleri sınırımızda yuvalansa, Türkiye çoğu kez ya yalnız bırakıldı ya da geçici desteklerle oyalandı. Bugün geldiğimiz noktada artık çok daha net görülüyor ki, Türkiye'nin ulusal güvenliğini başka yapıların şemsiyesine emanet etmesi uzun vadede stratejik bir zafiyet oluşturuyor. NATO’nun Rusya tehdidine karşı 'beş yıllık bir hazırlık' öngörüsü, Türkiye açısından kabul edilemez bir rehaveti barındırıyor. Çünkü beş yıl, jeopolitik gerçeklikler göz önünde bulundurulduğunda oldukça uzun bir zaman dilimi. Olası bir çatışmada ilk hedef haline gelebilecek ülkeler arasında olan Türkiye, savunmasını başkalarının takvimine göre şekillendiremez. Çözüm, kendi savunma doktrinimizi sıfırdan ve bağımsız bir şekilde inşa etmekten geçiyor. Türkiye; hava savunmasından siber güvenliğe, insansız sistemlerden uzun menzilli füze teknolojilerine kadar kendi sistemlerini kurmalı ve bunları millî kabiliyetlerle beslemelidir. Bugün Bayraktar TB2, Akıncı, Hisar ve Siper gibi projeler bunun ne kadar mümkün olduğunu göstermektedir. Ancak yeterli değildir. Stratejik özerklik, ancak NATO gibi yapıların ötesinde kendi caydırıcılığını yaratabilen ülkeler için mümkündür. Ayrıca Türkiye, bu süreçte bölgesel savunma ortaklıklarını da geliştirmelidir. Türk dünyasıyla, Orta Doğu’daki etkili aktörlerle, Afrika’daki müttefiklerle savunma sanayiinde ortak üretim ve teknoloji paylaşımı modelleri oluşturmak; sadece askeri değil, siyasi olarak da Türkiye’nin elini güçlendirecektir. Unutulmamalıdır ki tarih, kendi savunmasını başkasına havale eden milletlerin sonunu pek de iyi yazmamıştır. NATO açıklaması bize bir şey gösteriyor: Türkiye için artık zamanı gelen bir gerçek var. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. Bu, bir seçenek değil, bir mecburiyet.