İsrail basınında yer alan analizlere göre, Ankara'nın Suriye hava sahasında atacağı olası askeri ve savunma hamleleri, Tel Aviv yönetiminin yalnızca Suriye'deki operasyonlarını değil, İran'a uzanan hayati hava koridorunu da tamamen kilitleyebilir.
İsrail merkezli Zman haber sitesi, iki ülke arasındaki gerilimin şimdilik diplomatik açıklamalarla sınırlı kaldığını ancak asıl kırılma noktasının Suriye hava sahası olduğunu yazdı. Habere göre, Ankara'nın stratejik tutumunda yaşanabilecek bir değişiklik, İsrail'in bölgedeki "dokunulmazlık algısını" kökten sarsabilir.
Analizde, Türkiye ile İsrail arasındaki gerçek stratejik gerilimin Doğu Akdeniz'den çok Suriye üzerinde yoğunlaştığı vurgulandı. Suriye'nin, iki ülkenin kaçınılmaz şekilde karşı karşıya geldiği ve etkileşim içinde olduğu tek alan olduğuna dikkat çekildi.
Haberde, bugüne kadar sahada doğrudan bir çatışma yaşanmamasının kalıcı bir denge anlamına gelmediği, aksine kırılgan bir statükonun sürdüğü ifade edildi. İsrail basınına göre, bu hassas denge küçük bir askeri veya siyasi hamleyle hızla bozulabilir.
Zman analizinde, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara'nın bugüne dek sergilediği görece temkinli tutumun, askeri zayıflıktan ziyade uluslararası meşruiyet arayışından kaynaklandığı öne sürüldü. Ancak bu itidalin, Türkiye'nin sahada daha aktif rol alması durumunda değişebileceği değerlendirmesi yapıldı.
İsrail basını, Ankara'nın Şam yönetimiyle askeri ve güvenlik alanında koordinasyonunu artırmasının, bölgedeki tüm hava denklemini yeniden yazabileceğini belirtiyor.
Haberde en dikkat çeken bölüm ise Türkiye'nin Suriye hava sahasında atabileceği olası askeri adımlar oldu. İsrail kaynaklarına göre Ankara'nın;
Hava savunma sistemlerini aktif şekilde devreye alması
Radar ve erken uyarı ağını genişletmesi
Suriye Hava Kuvvetleri'ne ait üslerden koordineli keşif uçuşları yapılmasını desteklemesi gibi adımlar, İsrail Hava Kuvvetleri'nin Suriye üzerindeki hareket serbestisini ciddi biçimde kısıtlayabilir.
Bu senaryonun, İsrail'in yıllardır sürdürdüğü "engelsiz hava operasyonları" doktrinini tamamen geçersiz kılabileceği vurgulandı.
Analizde, geçtiğimiz haziran ayında İran ile yaşanan gerilim sırasında Suriye hava sahasının oynadığı kritik role özel bir parantez açıldı. İsrail savaş uçaklarının İran'a yönelik operasyonlarında Suriye hava sahasının "geçiş koridoru" olarak kullanıldığı hatırlatıldı.
Türkiye'nin bu sahaya doğrudan veya dolaylı şekilde müdahil olması durumunda, İsrail'in İran'a yönelik olası yeni saldırılarının hem askeri hem de lojistik açıdan büyük risk altına gireceği belirtildi.
Zman'a göre İsrail Hava Kuvvetleri'nin en temel stratejik önceliklerinden biri, Tahran'a uzanan kesintisiz bir hava koridorunun korunması. Ancak Türkiye'nin Suriye'de hava savunma ve denetim kapasitesini artırması, bu koridoru fiilen işlevsiz hale getirebilir.
Haberde, "Türkiye'nin denkleme girmesi, İsrail açısından yalnızca taktik değil, stratejik bir kâbus senaryosu" ifadesi dikkat çekti.
İsrail basınına göre, Türkiye'nin Suriye hava sahasında atacağı her adım, sadece İsrail'i değil; ABD, İran ve Rusya'yı da kapsayan daha geniş bir jeopolitik dalga etkisi yaratabilir. Ankara'nın bu alanda alacağı pozisyon, Ortadoğu'daki güç mücadelesinde yeni bir sayfanın açılmasına yol açabilir.
Analiz, Türkiye'nin sahaya inmesi halinde İsrail'in "havadan kurduğu üstünlük oyununu" kaybedebileceği uyarısıyla son buluyor.