ABD'de Donald Trump'ın yeniden Beyaz Saray'a dönmesiyle birlikte Washington'un küresel yol haritası köklü biçimde revize edildi. 33 sayfalık Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, sadece Amerika'nın değil, tüm dünyanın dengelerini sarsacak mesajlar içeriyor. Raporda en dikkat çekici başlıklardan biri ise Türkiye'nin yükselen stratejik rolü oldu.
Yeni belge, ABD'nin artık klasik müttefiklik anlayışından uzaklaştığını, çıkar odaklı, sert ve pragmatik bir döneme girdiğini açıkça ortaya koydu.
Trump yönetiminin imzasını taşıyan strateji belgesi; Ekonomik milliyetçiliği, ikili anlaşmaları, ulusal egemenliği merkeze alıyor.
Washington'un demokrasi ihracı, çok taraflı ittifaklar ve kolektif güvenlik anlayışını geri plana ittiği belgede açıkça görülüyor. ABD, artık "kiminle değil, ne için" birlikte hareket edeceğini sorguluyor.
Raporda Ortadoğu, güvenlikten çok ticaret, enerji ve jeopolitik geçiş yolları üzerinden ele alındı. Bu çerçevede Türkiye, bölgenin en etkili ve vazgeçilmez aktörü olarak tanımlandı.
ABD'ye göre; Bölgesel istikrar, Enerji hatlarının güvenliği, Ticari entegrasyon Türkiye olmadan mümkün değil.
Strateji belgesinin en çarpıcı bölümlerinden biri Suriye'ye ayrıldı. ABD, Suriye'nin halen "potansiyel bir kriz alanı" olduğunu vurgularken, çözüm adresi olarak Türkiye'yi işaret etti.
Belgede yer alan ifadeler Washington'un yeni yaklaşımını açıkça ortaya koydu:
Suriye ancak Amerikan, Türk, Arap ve İsrail desteğiyle istikrara kavuşabilir. Türkiye bu tabloda "olumlu ve ayrılmaz aktör" olarak konumlandırıldı.
Raporda Türkiye'ye dair ayrıntılar sınırlı tutulsa da yankıları İsrail ve Avrupa'da sert oldu.
İsrail Hayom gazetesi, ABD'nin Türkiye ve Katar ile geliştirdiği ilişkilerin İsrail'in çıkarlarına zarar verdiğini savundu. Gazete, Ankara'nın bölgedeki etkinliğini ve Hamas'la ilişkilendirilen politikalarını öne çıkararak Washington'a "dikkatli olun" mesajı verdi.
Tel Aviv cephesi, Türkiye'nin artan etkisini açıkça tehdit olarak görüyor.
ABD Alman Marshall Fonu'nun (GMF) Türkiye ve NATO uzmanı Ian Lesser, yayımlanan belgeyi mercek altına aldı. Lesser'a göre Trump yönetimi, Ortadoğu'da geri çekilmek yerine yeni bir aktörle ilerlemek istiyor ve bu aktör Türkiye.
Analizde şu vurgular öne çıktı: ABD, Ortadoğu'yu artık askeri değil ticari fırsat alanı olarak görüyor, bölgesel güvenlik için Türkiye ile hedefler örtüşüyor, Avrupa merkezli denge siyaseti terk ediliyor.
Lesser'in en dikkat çeken tespitlerinden biri ise AB karşıtlığı oldu. Trump'ın Avrupa'ya yönelik sert eleştirileri ile Ankara'nın Brüksel'e mesafeli duruşunun örtüştüğü vurgulandı.
"Bir dönem Türkiye'nin Avrupa'ya entegrasyonu Amerikan çıkarıydı. Bugün Washington ve Ankara, Avrupa'ya karşı aynı şüpheci bakışı paylaşıyor" değerlendirmesi, yeni dönemin özeti olarak yorumlandı.
Strateji belgesine göre Trump yönetiminin dünyasında: Kalıcı ittifaklar yok, milliyetçilik yükseliyor, egemenlik öncelik kazanıyor. Bu tabloda Türkiye, bağımsız ve çok yönlü dış politikası sayesinde avantajlı görünse de jeopolitik konumu nedeniyle risklerin de merkezinde yer alıyor.
ABD'nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, Ankara'nın küresel denklemde kilit ülke konumuna yükseldiğini ortaya koydu. Washington'un Avrupa'dan uzaklaşıp Ortadoğu'da Türkiye ile yeni bir sayfa açması, önümüzdeki dönemde uluslararası siyasetin en sert kırılmalarından biri olmaya aday.