Türkiye'nin terör örgütünün uzantısı olarak gördüğü SDG'ye tanınan sürenin dolmasına sayılı günler kala, sahada askeri hareketlilik hız kazanırken Ankara'dan peş peşe sert mesajlar geldi. Şam yönetimi, gecikmenin sürmesi halinde 80 bin kişilik dev bir askeri gücü bölgeye indirmeye hazırlanıyor.
Güvenlik kaynakları, Türkiye'nin SDG konusundaki tutumunun değişmez olduğunu vurguluyor. Ankara, örgütün tamamen feshedilmesini, silahlı yapının dağıtılmasını ve mensupların bireysel olarak Suriye ordusuna entegre edilmesini şart koşuyor.
Kaynaklar, "SDG adı altında tek bir yapı, tek bir komuta ya da siyasi temsil kesinlikle kabul edilemez. Üst düzey yöneticilerin Şam'da görev alması da kırmızı çizgimizdir" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin dayandığı en önemli zemin ise 10 Mart Mutabakatı. Bu anlaşmanın hayata geçirilmemesi halinde Suriye hükümetinin ülke bütünlüğünü sağlamak adına askeri operasyon başlatabileceği, Türkiye'nin de bu sürece aktif destek vereceği belirtiliyor.
Diplomatik kanalların açık tutulmasına rağmen sahadaki hazırlıklar, askeri seçeneğin artık güçlü bir ihtimal haline geldiğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da düzenlenen 16. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmayla tartışmalara nokta koydu. Erdoğan, "10 Mart Mutabakatı mutlaka uygulanmalıdır. İsrail'in saldırıları Suriye'nin önündeki en büyük engeldir. Suriye'nin parçalanmasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır" diyerek hem SDG'ye hem de uluslararası aktörlere net bir uyarı gönderdi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in açıklamaları ise Ankara'nın kararlılığını daha da sertleştirdi. Güler, PKK ve tüm iltisaklı yapıların derhal silah bırakması, koşulsuz şekilde fesih kararını uygulaması gerektiğini söyledi.
"Terörsüz Türkiye" hedefinin sadece sınır içinde değil, sınır ötesinde de güvence altına alınacağını belirten Güler, entegrasyon sürecinin gecikmeden tamamlanmasının hayati önemde olduğunu vurguladı.
Bakan Güler, son dönemde yapılan açıklamalar ve uluslararası basında yer alan analizlere dikkat çekerek, YPG-SDG yapılanmasının bazı aktörler tarafından jeopolitik mühendislik aracı haline getirilmeye çalışıldığını söyledi.
Bu girişimlerin yalnızca Suriye'nin istikrarını değil, Türkiye'nin millî güvenliğini doğrudan tehdit ettiğini ifade eden Güler, "Hangi isim altında olursa olsun bölgede huzuru bozan hiçbir terör yapısına izin verilmeyecektir" dedi.
Suriye ordusu, verilen sürenin dolmasına paralel olarak kuzeydoğuda kapsamlı bir operasyon için düğmeye bastı. Planlamalara göre 7 tümen ve yaklaşık 80 bin asker SDG'nin kontrolündeki bölgelere sevk edilecek.
Askeri kaynaklar, bu sayının ihtiyaca göre artırılabileceğini, operasyonda ağır silahlar, tanklar, İHA–SİHA'lar, helikopterler ve savaş uçaklarının aktif şekilde kullanılacağını belirtiyor.
Deyrizor'dan Rakka'ya uzanan hatta askeri hareketlilik dikkat çekiyor. Tişrin-Karakozak, Tabka, Halsa ve Ayn İsa bölgelerinde keşif ve gözetleme uçuşları yoğunlaştırılırken, öncü birliklerin nokta tayinlerini tamamladığı bildiriliyor.
Bölgedeki gelişmeler, Suriye sahasında yeni ve sert bir dönemin kapıda olduğuna işaret ediyor.