"Camideki Şair Mehmet Âkif Ersoy" başlıklı etkinlik, Âkif'in Millî Mücadele yıllarında cami kürsülerinden yükselen sözlerinin nasıl bir istiklal çağrısına dönüştüğünü bir kez daha hatırlattı.
Taksim Camii Vakfı tarafından gerçekleştirilen programda, Mehmed Âkif'in Anadolu'yu karış karış dolaşarak verdiği vaazlar, milletin umudunu diri tutan hitabeleri ve bağımsızlık mücadelesindeki manevi liderliği ele alındı. Camilerin, o zorlu yıllarda yalnızca ibadet edilen mekânlar değil; milletin toparlandığı, dirildiği ve ayağa kalktığı merkezler hâline geldiği vurgulandı.
Programda konuşan Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Mehmed Âkif'in tarih sahnesindeki yerini çarpıcı ifadelerle anlattı. Âkif'in cami kürsüsünü bir tebliğ alanı olmanın ötesine taşıdığını belirten Bıyıklı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Mehmed Âkif, cami ile cepheyi birbirinden ayırmayan nadir şahsiyetlerdendir. Onun kürsüden yükselen sesi, cephede patlayan kurşun kadar etkiliydi."
Bıyıklı, Âkif'in vaazlarının millet üzerindeki etkisine dikkat çekerek, cami kürsülerinin onun sesiyle istiklalin kürsüsüne dönüştüğünü ifade etti. Anadolu'nun dört bir yanında yaptığı konuşmalarla halkın moralini ayağa kaldırdığını vurgulayan Bıyıklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Âkif, milletin kalbine çöken ümitsizliği parçaladı. Vaazlarıyla iman ateşini harladı, cami kürsülerini istiklalin sesi hâline getirdi. Onun camideki duruşu, cephedeki mücadeleden asla ayrı değildi."
Programda Mehmed Âkif'in yalnızca bir şair değil, aynı zamanda bir irşad adamı, bir dava insanı ve Millî Mücadele'nin manevi mimarlarından biri olduğu vurgulandı. Taksim Camii'nde yankılanan hatıralar, Âkif'in aradan geçen yıllara rağmen hâlâ yol gösteren sözlerinin gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.