İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gazze'de işlenen ağır insan hakları ihlalleri ve uluslararası hukuka aykırı saldırılar nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Israel Katz, Sınır Güvenliği Bakanı Tamara Ben Gvir, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve Deniz Kuvvetleri Komutanı David Saar Salama dahil olmak üzere 37 İsrailli yetkili hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de "sistematik bir şekilde soykırım ve insanlığa karşı suçlar" işlediği vurgulandı. Açıklamada, saldırılarda binlerce sivilin yaşamını yitirdiği, çok sayıda yerleşim yerinin yerle bir edildiği ve insani yardımın bilinçli olarak engellendiği belirtildi.
Savcılık, özellikle 29 Ocak 2024'te 6 yaşındaki Hind Recep'in 335 kurşunla katledilmesi, 17 Ekim 2023'te El-Ehli Baptist Hastanesi'nin bombalanarak 500 kişinin öldürülmesi, 21 Mart 2025'te ise Türk Filistin Dostluk Hastanesi'nin hedef alınması gibi olayların dosyada yer aldığını bildirdi.
Ayrıca, sağlık kuruluşlarına yönelik saldırıların ve Gazze'nin abluka altına alınmasının uluslararası toplumda da geniş yankı bulduğu ifade edildi.
Gazze'ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na, İsrail donanması tarafından uluslararası sularda saldırı düzenlendiği ve yardım gönüllülerinin alıkonulduğu da soruşturma kapsamında yer aldı.
Başsavcılık, mağdurların ülkeye dönüşlerinde Adli Tıp Kurumu'nda muayene edildiğini, MİT ve Emniyet'e bilgi talepleri gönderildiğini ve elde edilen bulguların neticesinde sorumluların tespit edildiğini bildirdi.
Soruşturma sonucunda, İsrail'in siyasi ve askeri üst düzey isimlerinin Türk Ceza Kanunu'nun 76. (Soykırım) ve 77. (İnsanlığa Karşı Suçlar) maddeleri kapsamında sorumlu oldukları sonucuna varıldı.
Şüphelilerin Türkiye'de bulunmamaları nedeniyle İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından 07 Kasım 2025 tarihinde tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.
Bu karar, Türkiye tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın adımı, uluslararası hukukta hesap verebilirlik ilkesine güçlü bir vurgu olarak değerlendirilirken, kararın uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırması bekleniyor.