Tarih: 14.12.2025 17:33

Bilim Dünyası ''İstanbul Depremi'' Konusunda İkiye Bölündü

Facebook Twitter Linked-in

Dünyanın en saygın bilim yayınlarından Science'ta yayımlanan ve uluslararası basında geniş yankı uyandıran deprem analizi, İstanbul'u bir kez daha korku ve tartışmaların merkezine taşıdı. "İstanbul'a büyük ve yıkıcı bir deprem geliyor" ifadelerinin yer aldığı çalışma, yalnızca kamuoyunu değil, Türkiye'nin önde gelen yer bilimcilerini de karşı karşıya getirdi.

Amerikan New York Times, Marmara Denizi'nin derinliklerinde tespit edilen sismik hareketliliğe dikkat çekerek İstanbul için çarpıcı bir analiz yayımladı. Haberde, Science dergisinde yer alan akademik çalışmaya atıfla, Ana Marmara Fayı boyunca dizilen depremlerin tek bir noktaya doğru ilerlediği ve bunun büyük bir kırılmanın habercisi olabileceği iddia edildi.

"İstanbul Adeta Nişan Alınmış Durumda"

Çalışmada, Nisan 2025'te İstanbul'da hissedilen 6,2 büyüklüğündeki depremin, bu zincirin son halkası olabileceği vurgulandı. University College London'dan sismolog Stephen Hicks, New York Times'a yaptığı değerlendirmede, İstanbul için riskin giderek arttığını savunarak şu çarpıcı ifadeyi kullandı: "İstanbul adeta nişan alınmış durumda."

Analize göre, son yıllardaki orta büyüklükteki depremler, Marmara Fayı'nın 15 ila 21 kilometrelik 'kilitli' bir segmentine doğru ilerliyor. Bu bölümün kırılması halinde, 7 ve üzeri büyüklükte yıkıcı bir depremin kaçınılmaz olabileceği ileri sürülüyor. Ancak depremin zamanı ve şeklinin bilinmediği de özellikle vurgulanıyor.

Üşümezsoy'dan Sert Çıkış: "Bu Bir Korku Operasyonudur"

Science'ta yayımlanan çalışma Türkiye'de deprem uzmanlarını adeta ikiye böldü. En sert tepki ise Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'dan geldi.

Üşümezsoy, söz konusu analizin Marmara Denizi'nin gerçek jeolojik yapısıyla örtüşmediğini savunarak, İstanbul üzerinde uzun süredir "spekülatif bir korku iklimi" yaratıldığını öne sürdü.

"Haritaya bakıp depremler batıdan doğuya gidiyor, sırada İstanbul var demek jeoloji bilmemektir." ifadelerini kullanan Üşümezsoy, Alman araştırmacıların 'kilitli' olarak tanımladığı Adalar Fayı'nın aktif olmadığını ve bu hattın 1894 depremiyle enerjisini boşalttığını iddia etti.

"İstanbul'u Yerle Bir Edecek Fay Yok"

Üşümezsoy, Marmara Denizi'nde boydan boya kırılabilecek, tek parça ve 7'den büyük deprem üretecek bir fay hattı bulunmadığını savundu. Asıl riskli bölgenin Kumburgaz Çukuru olduğunu belirten Üşümezsoy, buradaki olası bir kırılmanın en fazla 6,5 büyüklüğünde bir deprem yaratabileceğini dile getirdi. "Bu sözde bilimsel makaleler, sözde bilimsel dergilerde çıkan yazıların hiçbir itibarı yoktur."

sözleriyle Science'taki çalışmaya adeta ateş püskürdü.

Okan Tüysüz: "6.2'lik Deprem Büyük Depremi Öne Çekmiş Olabilir"

Tartışmalara farklı bir pencereden yaklaşan Prof. Dr. Okan Tüysüz, 23 Nisan'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin, beklenen büyük İstanbul depremini öne çekmiş olabileceğini söyledi.

Tüysüz'e göre, bu depremin ardından yaşanan artçı sarsıntıların doğuya doğru ilerlemesiAdalar ve Avcılar açıklarındaki kilitli faylar üzerinde yeni bir stres birikimine işaret ediyor.

"Marmara'da Deprem Olmaz Diyenler Bilimi Yok Sayıyor"

Sosyal medyada sıkça dile getirilen "Marmara'da deprem olmayacak" söylemlerine sert çıkan Tüysüz, bu iddiaların bilimsel hiçbir karşılığı olmadığını vurguladı. Marmara'daki son büyük depremin 1766 yılında yaşandığını hatırlatan Tüysüz, bu sürenin yeni bir büyük deprem için ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını söyledi.

 

"İstanbul Büyük Depreme Hazırlanmak Zorunda"

İstanbul'un mutlaka büyük bir depreme hazırlanması gerektiğini vurgulayan Tüysüz, kentte yaklaşık 1 milyon 200 bin bina bulunduğuna dikkat çekti. Kentsel dönüşümün tek başına yeterli olmadığını ifade eden Tüysüz, toplumun deprem öncesi ve sonrası için bilinçlendirilmesi, düzenli tatbikatların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Özellikle Marmara Denizi'ne kıyısı olan bölgelerde, eski dere yatakları ve zemin yapısı zayıf alanlarda yapı kalitesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.

Naci Görür'den Net Mesaj: "Er Geç Olacak"

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür ise tartışmalara kısa ama net bir mesajla katıldı. Marmara Denizi'nde tarih boyunca, tarih öncesi, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yıkıcı depremler yaşandığını hatırlatan Görür, şu ifadeyi kullandı: "Cumhuriyet döneminde de er geç olacak." Görür, çözümün depremi tartışmak değil, "deprem dirençli kentler" inşa etmek olduğunu vurguladı.

Bilim Uyarıyor, Saat İşliyor

Bilim dünyasında görüşler farklı olsa da uzmanların ortak noktası net:
 Deprem tartışma değil, hazırlık meselesi.
İstanbul için geri sayımın ne zaman biteceği bilinmiyor, ancak saat işlemeye devam ediyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —