Ekonomiden yargıya, asgari ücretten TMSF'ye kadar birçok başlıkta iktidarı sert sözlerle hedef alan Babacan, bir dönem birlikte çalıştığı AK Partili bir bakanın kendisine söylediği sözleri kamuoyuyla paylaştı.
Babacan'ın "Sizin bıraktığınız mirası yiyoruz, yiyoruz bitmiyor" itirafı siyaset kulislerini karıştırırken, açıklamalar sosyal medyada da kısa sürede gündem oldu.
Babacan, ekonomi yönetiminde bulunduğu döneme dair dikkat çeken bir anısını ilk kez anlattı. Bir AK Partili eski bakanla yaşadığı diyaloğu aktaran Babacan, söz konusu itirafın adeta mevcut ekonomik tablonun özeti olduğunu söyledi.
"Bir gün bir yerde karşılaştık. Asansörde yan yana geldik. Kulağıma eğildi ve 'Valla bakanım, öyle bir miras bıraktınız ki yiyoruz, yiyoruz bitmiyor' dedi. Ben de kendisine 'Her şeyin bir sonu vardır, bir gün o miras tükenir' dedim. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki o miras gerçekten tükendi."
Babacan, bu sözlerin aslında bugün yaşanan ekonomik darboğazın itirafı niteliğinde olduğunu vurguladı.
Ekonomide gelinen noktayı rakamlarla ortaya koyan Babacan, dar gelirlinin ve emeklinin her geçen gün daha da yoksullaştığını söyledi.
"Asgari ücret 28 bin lira, en düşük emekli maaşı 16 bin lira. Açlık sınırı ortada. Şimdi bakalım bu maaşlara ne kadar zam yapacaklar. Eğer asgari ücrete yapılan oranla emekliye zam yapılmazsa, bu büyük bir adaletsizlik olur. Emekliye yazık."
Babacan, iktidarın ekonomik krizin bedelini sürekli vatandaşa ödettiğini savundu.
Babacan'ın en çok dikkat çeken çıkışlarından biri de yargı sistemiyle ilgili oldu. Türkiye'de yargının siyasetin gölgesinde kaldığını savunan Babacan, çözümün sanıldığı kadar zor olmadığını söyledi.
"Cumhurbaşkanı olayım, yemin töreninden sonra iki cümlelik bir talimatla bu işi bir dakikada çözerim. 'Artık kimseye telefon açılmayacak, kimseye not gönderilmeyecek. Yasa ne diyorsa, vicdanınız ne diyorsa onu yapacaksınız' derim. Bu kadar basit."
Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Can Atalay gibi isimlerin tutukluluklarını örnek gösteren Babacan, "Yargı gerçekten bağımsız olsaydı, her gün 'yargı bağımsızdır' demeye gerek kalmazdı" ifadelerini kullandı.
Babacan, iş insanı ve spor yöneticisi Sadettin Saran'ın gözaltına alınma biçimine de sert tepki gösterdi.
"Yurt dışından çağrıldığında gelip ifade veren, adresi belli, kamuoyunda tanınan bir insanı evinden polisle almak adalet duygusunu zedeler. Bir telefonla çağrılabilecek birini neden sabah baskınıyla götürüyorsunuz? Bu görüntüler devlete zarar verir."
Babacan, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun kuruluş amacından saptığını belirterek çarpıcı bir tespitte bulundu.
"TMSF'nin görevi geçici olarak el koymak, şirketleri satmak ve kamu zararını telafi etmekti. Bugün ise TMSF, Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri haline geldi. Elinde sayısız şirket var. Peki bu şirketler kâr mı ediyor, zarar mı ediyor? Kimse bilmiyor. Şeffaflık yok."
Bu yapının sürdürülemez olduğunu söyleyen Babacan, ciddi bir yönetim krizi yaşandığını ifade etti.
Hükümetin enflasyonla mücadele politikasını da sert sözlerle eleştiren Babacan, "beklenen enflasyon" üzerinden yapılan zamların vatandaşın hakkını gasp ettiğini savundu.
"Kimi kandırıyorsunuz? Yıllarca gerçekleşen enflasyon kadar zam yapıldı. Şimdi 'beklenen enflasyon' diyerek maaşları baskılıyorsunuz. Türkiye'de sorun talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonu. Yanlış teşhis koyarsanız, hastayı öldürürsünüz."
Babacan, geçmişteki ekonomi performansına da vurgu yaparak iddiasını net bir dille ortaya koydu:
"Türkiye'de enflasyonu on yıl boyunca tek hanede tutan ekonomi yönetiminin başındaki isim bendim. Bunu başardım. Yine başarırım. Kimse kimseyi kandırmasın."
Babacan'ın açıklamaları, hem iktidar cephesinde hem de muhalefet kulislerinde uzun süre konuşulacak gibi görünüyor.